Türkiye sahip olduğu coğrafi konum, iklim yapısı ve ürün çeşitliliği açısından zengin bir tarımsal potansiyele sahiptir. Ülkemizde tarım, doğal ve beşeri ortamla ilgili şartlara bağlı olarak, bölgeden bölgeye farklılıklar göstermektedir. Bu durumun yaşanmasında iklim, yeryüzü şekilleri, toprak, su, nüfus, tarım teknikleri, etkili olmaktadır.
Tarım, doğal şartların etkisine açık bir şekilde klasik metotlarla yapıldığından, sıcaklık ve yağış şartlarındaki farklılıklara bağlı olarak tarımsal üretimde önemli oynamalar yaşanmakta bu durum tarımsal ürün fiyatlarında istikrarsızlığa neden olmaktadır. Yer şekillerinin engebeli olmasından dolayı bazı bölgelerimizde tarımda makine kullanımının (Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu) oldukça zor olması bölgeler arsında verimlilik farkını ortaya çıkarmaktadır.
Tarımsal üretim iklim ve mevsim şartlarına bağlı olduğundan bazı tarımsal ürünler için belli mevsimsel şartlar aranır. Örneğin pamuk yazları sıcak ve kurak Akdeniz ikliminde, çay bitkisi her mevsim yağışlı olan Doğu Karadeniz bölgemizde yetişir. Ülkemizde yükseltinin batıdan doğuya doğru artması sonucu sıcaklık değerleri de doğuya doğru düşer ve bu durum doğu bölgemizde tarımı olumsuz etkiler. Yağışın yetersiz ve sulama koşullarının elverişsiz olmasından dolayı tarım arazilerinin beşte biri nadasa bırakılmaktadır.
Karstik arazilerin yaygın olduğu (Teke ve Taş eli Platoları) ve erozyonun şiddetli olduğu yerler tarımsal faaliyetler için elverişli değildir. İlkel tarım yöntemlerinin uygulandığı ülkemizin birçok bölgesinde birim alandan alınan verim düşüktür. Tarım arazilerinin parçalı ve dağınık olması tarımsal üretimin geleneksel aile işletmeciliği usulü ile yapılması, miras yoluyla arazilerin küçük birimlere bölünmüş olması verimli bir üretim ve etkin bir piyasa oluşmasını engellemiştir. Türkiye iklim ve yeryüzü şekilleri bakımından çok farklı özelliklere sahiptir. Yeryüzü şekilleri ve iklim tiplerinin kısa mesafelerde değişmesi, Türkiye topraklarının farklı şekillerde kullanılmasına imkân sağlamıştır. Topraktan yararlanma, genel olarak tarım arazisi, çayır-mera alanları, orman–çalı alanları ile yerleşim, ulaşım, taşlık, kayalık vb olarak ayrılır.
Tablo 2. 12 de görüldüğü gibi Türkiye’de tarım alanları % 34,7′ lik orana sahiptir. Bu topraklar mevcut verimli ovalar ve vadi tabanları ile eğimin fazla olmadığı meyilli araziler ve orman arazisinin tahribi sonucu ziraata kazandırılan topraklar ile mera alanlarıdır. Tarım alanları içinde ise % 39.6’lık bir oranda ekili tarla alanı 1. sırayı teşkil etmekte % 10.52’lik alanda nadas yapılmakta % 5.5’lik alanda meyve-zeytin- bağ ziraatı, 1.6′ lık alanda ise sebze ziraatı yapılmaktadır.
Ekili ve dikili alanlar (orman hariç % 42.1)’ın oranı 1965′ de % 23.0 iken 1997′ de % 47.1’e yükselmiştir. Ekili alanlarda meyve ve sebzeler, bağlar, zeytinlikler, çay ve gül yetiştiriciliği yapılmaktadır. Türkiye topraklarının ekili dikili alanlarının 1/5’ine yakınını nadas (%10.8) alanları teşkil etmektedir. Ülke yüzeyinin 1/4’den fazlasını çayır ve otlaklar (% 27,2) oluşturur. Bunlar hayvancılık bakımından önemli bir oran olarak kaşımıza çıkar. Ürün getirmeyen topraklar ise % 4.1 oranında bataklık ve kumsal alanlardır.
Ülkemizin kurak bölgelerinde özellikle Güneydoğu, İç Anadolu ve Trakya’da yaygın olarak tahıl tarımı yapılmakla beraber bölgelere göre önem dereceleri değişmektedir. Sulama ile endüstri bitkileri, meyve yetiştiriciliği ve hayvancılık faaliyetleri de yaygın olarak yapılmaktadır. Akdeniz Bölgesi’nde ise ziraat çeşitlilik göstermektedir. Ekim alanlarının % 50 sini tahıl tarımı oluşturmaktadır. Ege Bölgesi ise, tahıl tarlaları ekim alanlarının % 50-60’ını teşkil etmesine rağmen, endüstri bitkileri ekiminin ve meyve ağaçları yetiştiriciliğinin Türkiye’de en ileri gittiği sahadır. Trakya, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise tahıl tarımının yanında geleneksel hayvancılık görülen diğer bir faaliyettir.