Türkiye arazilerinin jeolojik geçmişi oldukça uzun zaman dilimini kapsar ve değişik zamanlarda farklı gelişim aşamalarından geçerek günümüze ulaşmıştır. Türkiye konumu itibari ile aktif ve hareketli bir jeolojik kuşakta yer almaktadır.
Ülkemiz bugünkü şeklini almadan önce kuzeydeki Avrasya ve Güneydeki Afrika levhalarının arasında bulunan Tethys (tetis) Denizi’nin tabanında dış kuvvetler tarafından biriktirilmiş olan tortulların iç ve dış kuvvetler tarafından şekillendirilmesi ile meydana gelmiş ve bu günde hâlâ dış kuvvetler tarafından şekillendirilmeye devam edilmektedir. Bu şekillendirme birkaç farklı aşamada meydana gelmiştir. Bu aşamalar ve görülen gelişmeler şunlardır:
İlkel Zaman: Dünyanın yaklaşık olarak 4. 54 milyar yıl önce Büyük Patlama (Big Bang) ile oluştuğu andan dış kabuğunun soğuduğu ilk kıta çekirdeklerinin oluştuğu, ilk kıvrılmalar ile dağların ortaya çıkmaya başladığı dönemdir. Dünya üzerinde ilk canlıların görülmeye başlaması ile bu dönem sona ermiştir. Bu dönemde Türkiye ile ilgili herhangi bir jeolojik gelişim yaşanmamıştır.
Paleozoik (I.) Zaman: Bu dönemde Tethys (tetis) Denizi’nin tabanında birikmiş olan tortul kütlelerin, kuzeydeki Avrasya ve güneydeki Afrika levhalarının birbirlerine yaklaşmaları sonucu yan basınçlara uğraması ve kıvrılarak deniz yüzeyine çıkması ile oluştuğu dönemdir. Türkiye’nin temelleri bu dönemde atılmıştır. Masif adı verilen bu ilk oluşan kütleler günümüzde hareketliliğini kaybetmiş ülkemizin en eski alanlarını meydana getirmektedir. Türkiye’de I. Jeolojik zaman oluşmuş masif alanlara Kırşehir, Zonguldak, Yıldız Dağları, Menteşe (Muğla), Bitlis, Alanya-Anamur, Mardin ve Bitlis çevreleri örnek olarak verilir. Bu alanlar deprem riskinin ve fay hatlarının az olduğu, sıcak su kaynaklarının az bulunduğu hareketliliğini kaybetmiş alanlardır. Zonguldak çevresinde taşkömürü yataklarının bulunması bu alanın I. jeolojik zamanda oluşması ile ilgilidir.
Mesozoik (II.) Zaman: Bu dönem hem Dünya hem de Türkiye için jeolojik hareketliliğin nispeten daha sakin geçtiği bir dönemidir. Dış kuvvetlerin aşındırarak taşıdığı malzemelerin Tethys Denizi’nin tabanında birikerek çok kalın tortul kütleleri oluşturduğu dönemdir. Dönemin sonlarına doğru kuzey ve güneyde bulunan kıta çekirdeklerinin bir birlerine tekrar yaklaşmaya başlamaları ile birlikte kıvrılmalar tekrar başlamıştır.
Tersiyer (III.) Üçüncü zaman: Türkiye’deki yeryüzü şekillerinin oluşumunun gerçekleştiği en önemli aşamadır. Bu dönemde Tethys Denizi’nin tabanında biriken tortul kütleler Alp-Himalaya Orojenezine bağlı olarak kıvrılmış ve Anadolu Yarımadası büyük oranda oluşmuştur. Bu dönemde Alp orojenezi en şiddetli dönemine ulaşmış güneyde Toros ve kuzeyde Kuzey Anadolu Dağları meydana gelmiştir. Yüksek dağlar ile çevrili iç kısımlarımız ise göller ile kaplanmıştır. Bu dönemde yaşanan iklim koşulları ve bitki örtüsünün etkisi ile ülkemizde bol miktarda bulunan linyit kömürü yatakları ortaya çıkmıştır. İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da bulunan tuz yatakları, Güneydoğu Anadolu’daki petrol yatakları ve Ege bölgesinde bulunan bor madenleri de bu dönemde oluşmuştur. Üçüncü zamanın sonlarına doğru Anadolu Yarımadası topluca yükselmelere uğramış kırılmalar ve fay hatları ortaya çıkmıştır. Bu kırılma hatlarının en önemlileri Kuzey Anadolu ve Batı Anadolu fay hatlarıdır. Ayrıca bu dönemin sonlarında kırılmalar ile birlikte İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu’daki volkanik faaliyetler ve volkanik araziler ortaya çıkmıştır.
Kuaterner (IV.) Zaman: Türkiye’deki yeryüzü şekilleri gerçek anlamı ile dördüncü jeolojik zamanda şekillenmiştir. Bu dönemde Toros ve Kuzey Anadolu Dağları iç basınçlarla topluca yükselmiş Karadeniz ve Akdeniz çanaklarında çöküntüler meydana gelmiştir. Egeit karası topluca çöktüğü için Akdeniz’in suları tarafından işgal edilerek Ege Denizi meydana gelmiştir. Ege karası çökmeden önce içerisinde akarsuların aktığı vadilerin sular tarafından doldurulması ile İstanbul ve Çanakkale Boğazları oluşmuştur. İstanbul Boğazı’nı aşan suların tatlı su gölü olan Karadeniz’e karışması ile tuzlu Karadeniz ortaya çıkmıştır. Kıbrıs ve Ege Adaları da bu dönemde oluşmuştur. Doğu Anadolu’da gerçekleşen volkanik faaliyetlerin etkisi ile Van Gölü ve bölgedeki volkanik dağlar oluşmuşlardır. Türkiye deniz seviyesine göre oldukça yüksek platolar alanına dönüşmüştür.