18.yy. ile başlayan sanayi devrimi önce Avrupa kıtasını daha sonra tüm dünya ülkelerini etkileyerek hızla yayılmıştır. Dünya ülkelerinin ekonomik yapısında yaşanan değişikler sosyal ve ekonomik anlamda gelişen ülkelerin refah seviyesini de yükseltmiştir.
Sanayileşme sürecinin gerisinde kalan Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkeleri her geçen gün daha da fakirleşmiştir. Böylece ülkeler arasında gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan kapanması zor mesafeler ortaya çıkmıştır. BM verilerine göre millî geliri kişi başına 1.000 ile 10.000 dolar arası olan ülkeler gelişmekte olan ülke sınıfında yer alırken kişi başı 10.000 doların üzerinde olan ülkeleri gelişmiş ülke olarak kabul edilmektedir. Gelişmiş ülkelerde kalkınma planları neredeyse tamamlandığı için büyüme oranları yavaştır. Dünya üzerindeki ülkelerin
büyük bir kısmı henüz gelişmekte olan ülke sınıfında olduğu için büyüme oranları da yüksek olmaktadır.
Son yıllarda dünya ekonomisinde hızlı bir canlanma ve büyüme gözlenmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki büyüme hızının artması özellikle Avrupa ve Amerika kıtasındaki ülkelerde de olumlu beklentileri ortaya çıkarmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise dövizle borçlanma olduğu için tedirginlik yaşanmakta ve piyasalar oldukça kırılgan bir havaya bürünmektedir. Ülkelerin ekonomik gelişmişlik seviyesindeki farklılıklar doğal ve beşerî olmak üzere iki temel unsurun kontrolü altındadır.
a. Doğal Faktörler
Ülkelerin sahip olduğu doğal koşulların gelişmişlik düzeyi üzerinde doğrudan etkisi vardır. Buzulların, çöllerin ve dağların ülkenin yüz ölçümü içinde kapladığı alanın çok olması gelişmişlik düzeyini kısıtlayan unsurlar arasındadır. Bu özelliklerin baskın bulunduğu sahalarda ulaşım, tarım ve sanayi gibi ekonomik faaliyetler yapılamaz. Yol masraflarının artması en çok ulaşım sektörünü olumsuz etkiler. Diğer taraftan ılıman iklim koşulları ve sade yer şekillerine sahip ülkelerde ekonomik faaliyetler daha kolay yapılabildiği gibi aynı zamanda çeşitlilik de artar. Su kaynaklarının yeterli olması bir bölgede ekonomik faaliyetlerin gelişmesine katkı sağlamaktadır. Açık denizlerde kıyısı olan ülkeler ve ada devletler limanlarını etkin bir şekilde kullanmayı başarırlarsa deniz turizmi ve deniz ticaretinde önemli gelişmeler ortaya çıkmaktadır.
b. Beşerî Faktörler
Beşeri faktörler bir ülkenin nitelikli insan gücüne sahip olması ve bu gücü doğru yerde kullanmasıdır. Sadece nitelikli insan gücü değil sermaye, eğitim, teknoloji gibi unsurlar da beşerî faktörler arasındadır. Beşerî faktörlerin geliştiği ülkelerde ekonomik büyüme hızı yükselir, kişi başına düşen millî gelir payı artar ve insanlar daha rahat bir yaşam sürerler. Üretimin artması ve ülkenin yeni yatırımlar yapabilmesi için sermaye birikimine ihtiyaç vardır. Mal ve hizmetlerin pazarlanması, sanayi tesislerinin kurulması ve bu tesislerde kullanılacak teknoloji için sermaye gerekmektedir. Sermaye birikiminin sağlanması için mal ve hizmetlerin uygun tüketim alanlarında pazarlanması lazımdır. Bilim ve teknolojideki ilerlemelere örnek olarak Japonya verilebilir. Ülke, denizden toprak kazanarak kurduğu askerî üstlerle, sanayi tesisleriyle ve limanları ile yüz ölçümünü genişletmiştir.
Gelişmekte Olan ve Gelişmiş Ülkelerin Karşılaştırılması
Gelişmekte Olan Ülkelerin Ortak Özellikleri
✓ Kişi başına düşen millî gelir payı azdır.
✓ Nüfusun büyük bir kısmı tarım sektöründe çalışır.
✓ Hizmet sektörü geri kalmıştır.
✓ Bilim ve teknolojideki yenilikleri yakından takip edemezler.
✓ Tarımsal faaliyetler ilkel yöntemlerle yapılır.
✓ Kentleşme oranı azdır.
✓ Geniş aile modeli yaygındır.
✓ Nitelikli iş gücü azdır ve beyin göçü verir.
Gelişmiş Ülkelerin Ortak Özellikleri
✓ Kişi başına düşen millî gelir payı yüksektir.
✓ Nüfusun büyük bir kısmı sanayi ve hizmet sektöründe çalışır.
✓ Hizmet sektörü gelişmiştir.
✓ Bilim ve teknolojideki yenilikler yakından takip edilir ve bu alanda yenilikler yapılır.
✓ Tarımsal faaliyetler modern yöntemlerle yapılır.
✓ Kentleşme oranı yüksektir.
✓ Çekirdek aile modeli yaygındır.
✓ Nitelikli iş gücü fazladır ve beyin göçü alır.
Ülkelerin Gelişmişlik Kriterleri
a. Gayrisafi Millî Hasıla
Bir ülkenin üretimden kazandığı toplam varlığına gayrisafi millî hasıla denir. (GSMH). Gayrisafi millî hasılanın az ya da çok olması tamamen ülke kaynaklarının kullanılıp kullanılmamasıyla ilgilidir. Ülke genelindeki gelir dağılımın adil olması toplumsal kalkınmada önemlidir. Ülkenin bir kısmında GSMH yüksek olması dengeleri bozmaktadır. GSMH tek başına bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemede yeterli bir araç olamaz.
b. İnsani Gelişme Endeksi
BM tarafından yayınlanan insani gelişme raporlarına göre sağlık ve bilgi alanında ilerleyen ülkelerde BM tarafından her yıl insani gelişme endeksi yayınlanmaktadır. Gelişmişlik endekslerinin ölçütleri sadece GSMH’ye bakılmaz bunun yanında sağlıktaki gelişmeler ve bilgi de ölçüt olarak kabul edilmektedir. Hazırlanan bu endeksin amacı dünya üzerinde eğitim, sağlık, özgürlükler, beslenme sorunları ve güvenlik gibi konularda küresel olarak birliği sağlamaktır.
Her geçen yıl artan Dünya nüfusu 7 milyarın üzerine çıkmıştır. Onda biri aşırı yoksulluk sınırının dışına taşarken 2.6 milyarın üzerinde insan ise ancak temiz içme suyuna ulaşabilmektedir. Dünya genelinde beş yaş altı çocuk ölümlerinde azalmalar yaşansa da açlık ve savaşlardan ölen çocuk oranları da azımsanmayacak kadar çoktur. Kadınların demokratik haklarını kullanarak parlamenter mecliste yer alma oranları 2016 verilerine göre % 23 artmıştır. Küreselleşme ile beraber gelen gelişmeler dünyanın her yerinde aynı hızda olmadığı için günümüzde hâlâ susuzluk, açlık, yoksulluk, cinsiyet eşitsizliği ve şiddet gibi konularda ülke ya da bölgeler sıkıntı çekmektedir.