Doğal Sistemlerin Geleceğe Yönelik Değişimleri

İnsan ve doğa arasında sürekli bir etkileşim vardır. İnsan doğanın bir parçası olduğu gibi onu zaman içinde nasıl kullanacağını öğrenmiştir. Doğayı tanıdıkça ona olan müdahalesi artmıştır. Her değişim arkasında büyük izler bırakır. Günümüze kadar gelen bu süreç, bilim adamlarının her zaman ilgi odağı olmuştur. İlk insandan bugüne gelinceye kadar olan hayat tarzı hakkında bilgi toplamak için bu izler yol göstermiştir.

İnsanın ekosistemi nasıl değiştirdiğini örneklerle açıklayalım:

a. Efes Antik Kenti: Bugün İzmir ilimizin Selçuk ilçe sınırları içinde bulunan Efes Antik Kenti bir zamanlar Ege Denizi’nin kıyısında liman şehri idi. Küçük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlarla dolan kıyı şeridi zamanla karaya bağlanmış ve yerleşme alanı içerisinde kalmıştır. Ana karaya dâhil olan bu kent eski önemini yitirmiştir.

b. Suları Çekilen Aral Gölü: Asya kıtasının dördüncü büyük gölü durumunda olan Aral Gölü’nün suları pamuk tarımı için kullanıldığı için zamanla kurumuştur. Göl tabanın kuruması ve rüzgârların tabandaki kumulları etrafa saçılmasıyla tarım alanları verimsizleşmiştir. Bölgedeki balıkçılık sektörü sona ermiş ve son yıllarda akciğer hastalıkları artmıştır.

İklim koşullarındaki değişim Dünya’nın ilk oluşum aşamasından günümüze kadar devam etmiştir. Son yıllarda atmosferdeki sera gazlarının oranı artmış ve küresel bir ısınma başlamıştır. Sera gazları güneşten gelen ısı enerjisini tutarak enerjinin uzay boşluğuna yansımasını önler. Bu durum atmosferde ısı birikimine neden olur.

Küresel ısınmaya bağlı olarak görülebilecek olayları şu şekilde sıralamak mümkündür:

• Buzullar eriyecek,
• Buzulların erimesiyle su küredeki seviye artacak, suyun tuzluluk oranı ve ısısını değişecek,
• Sudaki ısının değişmesi su ekosistemlerinde bozulmalara neden olacak,
• İklimsel değişiklikler yaşanacaktır.
• Küresel iklim değişiklikleri bugünkü iklim kuşaklarının sınırlarını da değiştireceği için biyosferdeki canlı dağılışı da bu durumdan etkilenecektir. Sıcaklığın değişmesi yağışı etkileyeceğinden bazı alanlarda çölleşme görülecektir. Çölleşme kavramını burada biraz açmanın yararı var. Kurak, yarıkurak iklim bölgelerinde yağış miktarının düşmesi ve giderek azalan su kapasitesine bağlı olarak toprak erozyonunun hızlanmasıdır. Susuz kalan toprak çoraklaşarak tuzluluk oranı artar.

Çölleşmeyi önlemek için şu tedbirler alınabilir:

• Doğal kaynakların kullanılmasında israftan kaçınmalı,
• Arazi kullanım planları yapılmalı,
• Çölleşme ile mücadelede halkı bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı,
• Su kaynakları korunmalı,
• Ağaçlandırma çalışmaları yapılmalı,
• Yanlış su kullanımının önüne geçilmeli,
• Meralar korunmalıdır.

Yorum yapın