Ülkemizde zaman zaman etkili olan afetlerden biri de küresel ısınma sonucunda etkisini artıran kuraklıktır. Son olarak 1999-2000 yıllarında güney bölgelerimizde etkili olan şiddetli kuraklık, %30 dolaylarında tarımsal üretim kaybına neden olmuştur. Bu kurak dönemin etkileri 2002 yılına kadar devam etmiş ve barajlardaki göl seviyelerinin en düşük düzeylere ulaşması, elektrik üretimimizi olumsuz yönde etkilemiştir.
Bitki örtüsünün seyrek ya da tahrip edilmiş olduğu dağlık ve eğimli arazilerde, tabakalar hâlinde biriken kar kütlesinin herhangi bir nedenle yamaçtan aşağı doğru hareket etmesine çığ adı verilir (Fotoğraf 4.35). Çığın oluşmasında yer şekilleri ve kar yağışı miktarının yanı sıra yamaç dengesinin bozulması, araç gürültüsü gibi beşerî olaylar da etkili olmaktadır.
Afet İşleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre 1950-2010 yılları arasında Türkiye’de 45 ilde 731 çığ afeti meydana gelmiş ve bu olaydan etkilenen afetzede sayısı 4384 kişi olmuştur.Türkiye’de özellikle yaz aylarında etkili olan bir diğer doğal afet ise orman yangınlarıdır. Ülkemizde Karadeniz kıyıları ile Erzurum-Kars çevresi dışındaki bölgelerde yaz ayları kurak ve sıcak geçmektedir. Bu durum, Harita 4.7’de de görüldüğü gibi Akdeniz, Ege ve Güney Marmara ormanlarını 1. derecede yangına hassas yerler hâline getirmektedir.
Afet İşleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre ülkemizde çıkan yangınların %80’i haziran-ekim döneminde yaşanmakta ve %48’lik bir kısmının çıkış nedeni tespit edilememektedir. Nedeni tespit edilen orman yangınları içerisinde yıldırım düşmesi gibi doğal olaylar da bulunmakla birlikte en önemli neden beşerî faktörlerdir. İhmal, dikkatsizlik, tarla açma, anız yakma, ateş yakma ve kasıtlı yangın çıkarma gibi birçok faktörü bu duruma örnek olarak verebiliriz.