Türkiye’de Depremler

Tüm Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de tektonik depremlerin nedeni levha hareketleridir. Ülkemiz, Harita 4.3’te gösterildiği gibi Avrasya, Afrika ve Arabistan levhaları arasında yer almaktadır.

Küresel Konum Belirleme (GPS) ölçümlerine göre Arabistan levhası yılda 23, Afrika levhası ise yılda 18-25 milimetrelik hızlarla kuzey-kuzeydoğu yönünde hareket ederek Anadolu levhasını sıkıştırmaktadır. Masif arazilerin yaygın olduğu Avrasya levhası ile Arabistan levhası arasında sıkışan ve bu levhalara göre daha genç oluşumlu olan Anadolu levhası ise bu levhaların sınırlarını oluşturan fay hatları boyunca batıya doğru hareket etmektedir. Bu hareketin hızı yılda 15 ile 30 milimetre arasında değişmektedir.

Ülkemizin ana fay hatları olan Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu Fay Hatları boyunca gerçekleşen bu hareketlenme sonucunda, bazı alanlarda enerji birikimi olmakta ve depremler meydana gelmektedir.

Türkiye’de Deprem Fay Hatları

Harita 4.4’te de gösterildiği gibi Türkiye’deki üç ana fay hattının geçtiği yerler ile bu yerlerin yakın çevresi I ve II. dereceden deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır. Aktif fay kuşağı olarak adlandıran bu kuşak, ülkemiz yüz ölçümünün %66’sını oluşturmakta ve Türkiye nüfusunun %71’i bu kuşakta yaşamaktadır.

Türkiye’nin en aktif fay hattı olan Kuzey Anadolu Fay hattı, kabaca doğu-batı uzantılı birçok faydan oluşur. Doğu Anadolu’da Bingöl’den başlayan bu fay hattı batıya doğru uzanır ve Bolu çevresinde iki ana kola ayrılır. Kuzeydeki kol Marmara Denizi’ni kat ederken, güneydeki kol ise Güney Marmara üzerinden Kuzey Ege kıyılarına ulaşır. Türkiye’nin yaşadığı en büyük depremler, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelmiştir.

Doğu Anadolu Fay Hattı, İskenderun Körfezi’nden başlayıp kuzey doğu yönünde uzanır ve Bingöl çevresinde Kuzey Anadolu Fay Hattı ile birleşir.

Batı Anadolu Fay Sistemi ise Ege’deki horstlara ve grabenlere paralel olarak uzanan çok sayıda doğubatı yönlü fay hatlarından oluşmaktadır.

Türkiye Deprem Tarihçesi

Türkiye’deki fay hatları üzerinde genel olarak hafif ve orta şiddette depremler meydana gelmektedir. Ancak ortalama her 5 ile 15 yılda bir, büyüklüğü 7.0’nin üzerinde depremler de olabilmektedir. Tablo 4.2’de de gösterildiği gibi şiddetli depremler, fay hatlarının üzerinde bulunan yerleşmelerde gerçekleşmiştir. Cumhuriyet tarihimizde yaşanan en büyük deprem 1939 Erzincan depremi olup büyüklüğü 7,9’dur. Bu deprem aynı zamanda ülkemizde en fazla can kaybının yaşandığı depremdir.

Türkiye ekonomisine en büyük zararı veren depremse 1999 Gölcük depremi olmuştur. Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan bu deprem, başta Kocaeli olmak üzere Sakarya, İstanbul, Yalova, Bolu, Bursa ve Eskişehir illerinde büyük zararlara yol açmıştır. 133 binin üzerinde binanın hasar gördüğü depremde 18 874 vatandaşımız da hayatını kaybetmiştir.

1999 yılı deprem öncesi verilerine göre Gölcük depreminin etkilediği yedi ilin ülkenin millî gelirine katkısı %34,7, ihracattaki payı %65, enerji üretimindeki payı ise %28 oranındaydı. Deprem sonrasında ise birçok viyadük ve yol yıkılmış, kanalizasyon ve boru hatları kırılmış, elektrik kuleleri devrilmiş ve büyük sanayi tesislerinde üretim durmuştur. Bu depremin sadece imalat sanayisine verdiği zarar ise 1,1 katrilyon TL’yi bulmuştur.

Ülkemizde meydana gelen depremlerle ilgili olarak dikkati çeken bir diğer unsur ise orta şiddetteki depremlerde bile can ve mal kayıplarının yaşanabilmesidir. Türkiye nüfusunun %71’inin aktif deprem kuşağında yaşaması ve deprem dalgalarının şiddetini artıran alüvyal zeminler üzerine büyük yerleşmelerin kurulmuş olması bu durumun temel nedenleri arasındadır.

Bunun yanı sıra, alüvyal ova ve vadi tabanları üzerine kurulmuş olan yerleşmelerde, dayanıksız veya eksik malzeme kullanılarak inşa edilen binaların ya da eski yapıların yoğun olması da can ve mal kaybını artırmıştır. Fotoğraf 4.31’de de görüldüğü gibi deprem sonrasında bazı binaların tamamen çökmesi, bazılarının yan yatması, bazılarının ise hafif hasar görmesi ile binaların sağlamlığı arasında büyük bir bağlantı bulunmaktadır.

Yer altında bulunan karstik boşluk ile mağaraların ve maden ocaklarında açılan galerilerin tavanlarının çökmesi sonucunda oluşan çöküntü depremlerine ülkemizde seyrekte olsa rastlanır. Etki alanları çok dar olan bu depremler karstik arazilerde önemli hasarlara neden olabilmektedir. Volkanik aktiviteler esnasında oluşan volkanik depremler ise günümüzde Türkiye’de aktif volkan bulunmadığı için görülmemektedir.

İstanbul Depremi Korkuttu

İstanbul’da 7 veya üzerinde bir deprem beklenildiğine dair bir çok haber okumuşsunuzdur. Kendilerine deprem kahini diyen bir çok kişi de sürekli televizyonlarda bu tür açıklamalar yapmakta.

26/09/2019 tarihinde İstanbul’da meydana gelen 5.7 şiddetindeki deprem insanları korkuttu. Beklenen büyük İstanbul depreminin habercisi olarak değerlendirilen bu deprem çok şükür can ve mal kaybına yol açmadı.

Beklenen büyük İstanbul depreminin hiçbir zaman gerçekleşmemesi dileğiyle herkese geçmiş olsun diyoruz.

“Türkiye’de Depremler” üzerine bir yorum

  1. Geri izleme: Türkiye’de Depremler Konusunda Google Sıralaması – Bilgisiz Adam

Yorumlar kapalı.