Milyarlarca yıldır varlığını devam ettiren ve jeolojik devirler boyunca meydana gelen kıta hareketleri ile iklim değişikliklerine uyum sağlayan Dünya’mız, özellikle son beş yüz yıl içerisinde hiç yaşamadığı derecede ciddi tehlikelerle karşı karşıya kaldı.
Özellikle Sanayi Devrimi ile birlikte insanlar, yenilenebilen ve yenilenemeyen tüm doğal kaynakları hızlı bir biçimde kullanmaya veya tüketmeye başlamıştır. Dünya’nın nüfusu hızlı bir biçimde artarken şehirleşme de benzer hızlarla artmış ve çeşitlenen insan etkinlikleri doğal çevreye büyük zararlar vermeye başlamıştır. Bu zararlar, önceleri sadece etkinliğin yoğunlaştığı bölgede yerel çevre kirliliği boyutundayken, teknolojik gelişmelerle birlikte günümüzde küresel sorunlar hâline gelmiştir. Bunun yanı sıra insanların doğal döngülere müdahale etmesi ile bu döngülere katılması mümkün olmayan atıkları üretmesi, sorunları daha da derinleştirmiştir. Şema 8.1’de de gösterildiği gibi küresel çevre sorunları olarak adlandırılan bu sorunlar, günümüzde gelişmiş, gelişmekte olan veya gelişmemiş tüm ülkeleri etkilemektedir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, çevre sorunlarının küresel bir boyut kazanması hızlı sanayileşme ile kentleşmenin bir sonucudur. İnsanların bu etkinlikleri, dünya genelinde erozyon ve çölleşme, küresel ısınma, ozon seyrelmesi, asit yağmuru, çarpık kentleşme, orman tahribi ve yangınları, bitki ve hayvan türlerinin tahribi ve çevre kirliliği gibi sorunlara neden olmuştur. Küresel çevre sorunlarından biri olan çevre kirliliği ise toprak kirliliği, su (okyanus, deniz, göl, akarsu, yer altı suyu) kirliliği, nükleer kirlilik, gürültü kirliliği, hava kirliliği ve elektromanyetik kirlilik gibi türlere ayrılmaktadır. Çevre sorunlarının ve kirliliğinin temel nedenlerinden biri olan atıklar ise katı, sıvı ve gaz atıklar olarak üç ana grupta toplanmaktadır.