Karbon, havada ve suda karbondioksit ile bikarbonat hâlinde, karada ise kömür ve petrol gibi fosil yakıtların bileşiklerinde bulunur. Ayrıca canlıların da yapı taşlarında bulunan önemli maddelerden biridir. Dünya’daki karbonun çok büyük bir kısmı karbondioksit (CO2) şeklindedir ve bataklık gazı yani metan kaynaklıdır. Karbondioksit, fotosentez olayının gerçekleşebilmesi için son derece önemlidir. Fotosentez olayı esnasında ortaya çıkan oksijen de bu aşamada döngüye katılır. Karalarda yaşayan canlılar, solunum yoluyla aldıkları oksijeni tekrar karbondioksit olarak atmosfere geri verirler.
Canlıların bünyesinde bulunan karbon ise canlının ölümü sonrasında ayrıştırıcılar aracılığıyla toprağa geçer. Topraktaki karbonun bir kısmı döngüye tekrar katılırken bir kısmı ise petrol ve kömür gibi fosil yakıtlara dönüşür. İşte bu döngüye, karbon ve oksijen döngüleri adı verilir.
Sanayi Devrimi’ne kadar Dünya’daki karbon kendi içerisinde bir dengeye sahipti. Ancak sanayileşme ve hızlı kentleşmeyle birlikte atmosferdeki karbonmonoksit oranları tehlikeli boyutlara ulaştı. Sanayi tesislerinde ve konutların ısıtılmasında kömür ve linyit gibi fosil yakıtların kullanılması atmosferdeki karbon artışının en önemli nedenidir (Fotoğraf 8.14). Motorlu taşıtlarda kullanılan petrol ve türevleri de karbon oranının artışında çok etkili olmuştur. Karbon döngüsünde meydana gelen bu değişiklikler, küresel ısınma ile kentlerde hava kirliliği gibi çok önemli çevre sorunlarına neden olmaktadır.
Dünya’nın en önemli oksijen kaynağı olan ormanların yok edilmesi de karbon-oksijen döngüsünü etkileyen önemli etkenlerden biri olmuştur (Fotoğraf 8.15). Ormanların yakılması esnasında atmosfere karbon salınımı gerçekleşmekte, aynı zamanda tahrip edilen ormanlar nedeniyle karbonun yeryüzünde depolanma miktarları da azalmaktadır.