Doğal Kaynakların Planlanması ve Kontrolü

Tarih boyunca insanlar doğal kaynakları kullanarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Bu durum doğal kaynakların zamanla azalmasına ve doğal çevrenin zarar görmesine neden olmuştur. 19. yüzyılın son on yılında ise çevre kirliliği (7.28.Fotoğraf), önemli sorunlar arasında yerini almıştır. Ülkemizde ve yeryüzünün farklı bölgelerinde tarım alanları, ormanlar (7.29.Fotoğraf), meralar ve sulak alanların bilinçsizce kullanılmasının birçok örneği vardır. Türkiye’de bilinçsiz doğal kaynak kullanımının örneklerinden biri Harran Ovası’dır.

Harran Ovası, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki önemli tarım alanlarındandır. Bu yörede yaz sıcaklıkları yüksek, yaz yağışları yok denecek kadar azdır. Şiddetli buharlaşmadan dolayı kuraklık önemli bir sorundur. Yöre GAP sayesinde ilk sulanan tarım alanlarındandır. 1995’te Fırat Nehri’nin suları Atatürk Barajı üzerinden ovaya ulaştırıldı. Bu süreçten 2003 yılına kadar geçen zamanda 120.000 hektarlık alan sulu tarıma kavuştu. Tarım alanlarının sulanmasıyla ovada pamuk gibi ekonomik değeri yüksek ürünler yetiştirilmeye başlandı. Verim yükseldi ve yöre halkının gelir düzeyi arttı. Ancak yörede sulu tarım deneyimi olmayan halk, tarım alanlarını bilinçsizce ve aşırı derecede suladı (7.30.Fotoğraf). Bunu yaparken yörenin iklim koşulları, toprak özellikleri, topoğrafya ve drenaj koşulları göz önünde bulundurulmadı. Bunun sonucunda 30.000 hektar tarım alanında tuzlanma sorunu başlamış, Suriye sınırına yakın yerlerdeki bazı tarım alanları kullanılamaz duruma gelmiştir.

Aral Gölü günümüzden yaklaşık 20 yıl önce 68.000 km2lik yüz ölçümüyle, Asya’nın ikinci, dünyanın dördüncü büyük gölüydü (7.31.Fotoğraf). Ancak günümüzde Aral Gölü, yeryüzünde doğal kaynakların bilinçsizce kullanılması sonucunda yok olma tehlikesi altındadır (7.32.Fotoğraf). Çevresindeki tarım alanlarında pamuk yetiştirilmekte, gölde ise balıkçılık yapılmaktadır. Gölü besleyen akarsular ve göl suları plansız olarak pamuk tarlalarını sulamak için kullanılmıştır. Bu süreç, çiftçilere önemli ölçüde gelir sağlamıştır. Gölden ve göle katılan akarsulardan çekilen sular, yağışlardan daha fazla olduğu için göl çekilmeye başlamıştır. Zamanla gölün alanı daralmış, önemli bir kısmı tamamen kurumuştur. Bu durumda pamuk tarlaları sulanamamış ve balıkçılıkla geçinenler geçim kaynaklarıyitirilmiştir.

Doğal kaynak kullanımı bakımından önemli ortamlardan biri de sulak alanlardır. Doğal veya yapay, sürekli veya mevsimsel, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu tüm su kütleleri sulak alan olarak tanımlanmaktadır. Bataklıklar, sazlıklar, turbalıklar, sulak çayırlar ile denizlerin altı metre derinliğe kadar olan kesimleri de sulak alan kapsamı içerisinde yer almaktadır. Türkiye’de çok sayıda sulak alan bulunmakla birlikte bunlardan 12’si Ramsar Alanı olarak kabul edilmiştir (7.33.Fotoğraf).