Doğal çevredeki kaynakların yoğun ve bilinçsizce kullanılması bir süre sonra bu kaynakların tükeneceği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Çünkü sınırlı olan doğal kaynaklar artan dünya nüfusu sonucunda hızla tüketilmektedir. Hızla artan dünya nüfusu ve yaşanan çevre sorunları gelecekte insanların beslenme sorunu ile karşılaşabileceği gerçeğini göstermiştir. Bu durum, doğal kaynakların planlı ve bilinçli bir şekilde kullanımını ve yenilenebilir kaynakların gündeme gelmesini sağlamıştır.
Doğal kaynakların plansız olarak kullanılması önemli bir çevre sorunu olarak kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra sanayileşmeyle birlikte doğal çevrenin kirlenmesi, çevre açısından en önemli sorun konumuna gelmiştir. Çünkü sanayileşmeye bağlı olarak su, hava ve toprağın kirlenmesi bu ortamların bir süre sonra kullanılamaz duruma gelmesine neden olacaktır.
Gelişmiş ülkeler nüfus artışını planlayarak ve gelişen teknolojiden yararlanarak kaynak üretimi ve tüketimini kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. Ancak gelişen sanayiler ise çeşitli çevre sorunlarına yol açabilmektedir. Az gelişmiş ülkelerde ise doğal kaynakların kullanımında büyük bir baskı unsuru olan nüfus artışı kontrol altına alınamamıştır. Artan nüfusu besleyebilmek de doğal kaynakların aşırı ve bilinçsizce kullanımı devam etmiştir. Bu durum çevre sorunlarının artarak devam etmesine ve küresel boyutlara ulaşmasına neden olmuştur.
Çevre sorunlarının küresel boyutlara ulaşması, ülkelerin bazı önlemler almasını yetersiz kılmaktadır. Sorun küresel olduğu için bütün ülkelerin bu konuda ortak önlemler almasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle küresel sorunları çözmek için uluslararası önlemler gündeme gelmiştir. Günümüzde çevre sorunları, devletlerin ülke yönetimi politikalarında önemli bir yer almıştır. Bu amaçla uluslararası konferanslar düzenlenmekte, sözleşmeler ve antlaşmalar imzalanmaktadır.
Çevrenin zarar görmemesi için öncelikle korunması gerekir. Doğal kaynakların kullanımında ise sürdürülebilir bir planlamanın yapılması çevre açısından büyük önem taşır. Bu amaçla birçok uluslararası kuruluş kurulmuştur. Bu kuruluşlardan bazıları şunlardır: Uluslararası Doğa Koruma Birliği (ICU), Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) (7.14.Fotoğraf), Uluslararası Koruma Örgütü (CI) (7.15.Fotoğraf), Doğal Hayatı Koruma Derneği (WCS), Greenpeace (Gırinpis) (7.16.Fotoğraf), Uluslararası Kuşları Koruma Konseyi, Kraliyet Botanik Bahçeleri ile Uluslararası Fauna ve Flora.
Greenpeace, 1971’de kurulmuştur. Bu kuruluş, başta Amerika’nın Alaska’da gerçekleştireceği nükleer denemelerin önlenmesine çalışmıştır. Daha sonraları balina avcılığının (7.17.Fotoğraf) yasaklanması, çevreyi kirletmeyen alternatif enerji kaynaklarının kullanımının sağlanması gibi birçok çalışmayı kendisine ilke edinmiştir. Yalnızca gönüllülerden destek alan bu kuruluş, çevreyle ilgili birçok eylem gerçekleştirmektedir.
Uluslararası çevre kuruluşlarının yanı sıra Türkiye’de de bazı çevre kuruluşları bulunmaktadır. TEMA (7.18.Fotoğraf), ÇEKÜL (7.19.Fotoğraf), DHKD (7.20.Fotoğraf) ve TÇV bu kuruluşların başlıcalarıdır.
TEMA (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma) Vakfı 1992’de kurulmuştur. Kuruluşun doğal varlıkların korunması, erozyonla mücadele, çevre sevgisinin topluma anlatılması gibi amaçları bulunmaktadır. Bu amaçla vakıf, ağaçlandırma çalışmalarında bulunmakta ve çölleşmeye karşı mücadele etmektedir (7.21.Fotoğraf).
1990 yılında kurulmuş olan ÇEKÜL’ün (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) çevreyi korumak amacıyla çok sayıda çalışmaları bulunmaktadır. Vakıf kent, havza, bölge ve ülke ölçeğinde projeler hazırlamaktadır. ÇEKÜL’ün başlıca ilkeleri; çevreyi koruma, değerlendirme ve yaşatma şeklindedir. Bu amaçla kamu, yerel, sivil ve özel kuruluşlarla iş birliği yapmaktadır. 1975’te kurulan DHKD (Doğal Hayatı Koruma Derneği), Türkiye’nin zengin bitki ve hayvan türleri ile doğal yaşam değerlerinin farkına varılmasını ve bunların koruma altına alınmasını hedef olarak belirlemiştir. Dernek, bu amaçla projeler yürütmektedir. TÇV (Türkiye Çevre Vakfı), 1978’de kurulmuştur. Vakfın amacı, temiz ve düzenli bir çevrede yaşamayı gerçekleştirebilmektir. Bu amaçla vakıf, araştırmalar yapmakta, yayınlar çıkarmakta ve kamuoyunu aydınlatmaktadır.