Türkiye’de hayvancılık faaliyetleri daha çok kırsal kesimlerde, tarımsal faaliyetlere ek olarak yapılmaktadır. Tarım sektörünün bir kolu olan hayvancılık, ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi; bunların et, süt, yumurta, yün veya derisinden faydalanılması; elde edilen hayvansal ürünlerin pazarlanması olayıdır. Ülkemizin kırsal kesimlerinde yapılan hayvancılık faaliyetleri, tarımsal faaliyetler içerisinde önemli bir yere sahiptir. Türkiye, büyük ve küçükbaş hayvan sayısı fazla olan bir ülkedir. Ancak bu hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta ve yün verimleri Avrupa ülkelerine göre düşüktür. Ülkemizde son yıllarda hayvancılıktan elde edilen verimin daha da artırılması için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.
Türkiye’de iç bölgelerde etkili olan yarı kurak iklim ve bozkır bitki örtüsü nedeniyle daha çok küçükbaş hayvancılık yapılır. Türkiye, küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısı bakımından dünyada başta gelen ülkelerden biridir. Ancak, bu hayvanlardan elde edilen et ve süt verimi çok fazla değildir. Bu durumun en önemli nedeni ise ülkemizde büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın ahırlarda ve besi çiftliklerinde değil, daha çok otlaklarda yapılıyor olmasından kaynaklanır. Son yıllarda ülkemizde kent nüfusunun hızla artması sonucu, kentlere yakın yerlere modern ahırlar ve besi çiftlikleri kurulmuştur. Bu nedenle de hayvan başına düşen süt ve et verimi de artmıştır.
Türkiye’de en fazla yetiştirilen hayvan türü koyundur. Bozkırların yaygın olduğu iç bölgelerimizde daha çok eti ve sütü için yetiştirilir. Yünü değerli olan merinos koyunu (Fotoğraf 4.11) ise Güney Marmara’da yaygındır. Türkiye’de koyunun ardından en fazla yetiştirilen küçükbaş hayvan ise kıl keçisidir. Engebeli araziye uyum sağlayan ve sütüyle yününden yararlanılan kıl keçisi, özellikle Akdeniz çevresi ve Doğu Anadolu’da yetiştirilir. Merinos koyunu gibi yünü için beslenen tiftik (Ankara) keçisi (Fotoğraf 4.12) yetiştiriciliğinde ise Ankara, Kütahya, Eskişehir illeri ilk sıralarda yer alır.
Türkiye’de büyükbaş hayvanlar arasında en fazla yetiştirilen tür ise sığırdır. Sığırların dişisine inek, erkeğine boğa ve öküz, yavrularına ise buzağı ve dana adı verilir. Sığırlar sütü, eti ve derisi için yetiştirilir. Türkiye’de sığır yetiştiriciliği, yaz aylarının serin ve yağışlı geçtiği, gür çayır ve otlakların bulunduğu Erzurum-Kars ve Doğu Karadeniz yaylalarında mera hayvancılığı, büyük şehirlere yakın yerlerde ise ahır (besi) hayvancılığı şeklinde yapılmaktadır. Türkiye’de bir diğer büyükbaş hayvan türü olan manda yetiştiriciliği ise Orta ve Batı Karadeniz ile Marmara çevresinde yaygındır.
Ülkemizin yumurta ve beyaz et ihtiyacını karşılamak üzere özellikle büyük kentlerin yakınlarında gelişen bir diğer faaliyet ise kümes hayvancılığıdır. En yaygın olarak üretilen kümes hayvanı ise tavuktur. Ayrıca kent merkezine yakın alanlarda hindi çiftlikleri de kurulmaktadır. Sayıları az olmakla birlikte kaz ve ördek çiftlikleri ise daha çok Kars ve Ardahan çevresinde görülür.
Dut ağacının yaprağı ile beslenen ve bir tür tırtıl olan ipek böceği ise daha çok Güney Marmara’da yetiştirilir. İpek böceği kozasından elde edilen ipek, dokuma sanayisinin önemli bir ham maddesidir (Fotoğraf 4.13). Son yıllarda, yapay ipek üretiminin artmasına bağlı olarak ülkemizdeki ipek böcekçiliği de gerilemiştir.
Bal, bal mumu ve arı sütü üretimi için kovanlarda arı besleme şeklinde gerçekleştirilen arıcılık, ülkemizin hemen her yerinde yapılmaktadır. Ancak bazı illerin kendine has doğal bitki örtüsü, o illerin balını oldukça değerli kılmaktadır. Rize’nin Anzer balı, Muğla’nın çam balı ve Hakkâri çiçek balı örnek olarak gösterilebilir.
Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliği ve avcılığı deniz, göl ve akarsularda yapılmaktadır. En fazla gerçekleştirilen balıkçılık faaliyeti ise kıyı balıkçılığıdır. Kıyı balıkçılığı ile avlanan balıkların yaklaşık %75’i Karadeniz’de avlanır. Karadeniz’in yüzey sularının oksijen bakımından zengin olması bu durumun en önemli nedenidir. Balıkların denizler arasındaki göç döneminde, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında avlanan balık miktarı artar. Denizlerimizde en fazla avlanan balık türleri ise hamsi, istavrit ve palamuttur. Türkiye kıyılarında balıklar dışında ahtapot, kalamar, sünger ve ıstakoz gibi deniz canlıları da avlanmaktadır. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili olmasına karşın avlanan ve tüketilen su ürünleri miktarı azdır. Türkiye’de açık deniz balıkçılığının yapılmaması ve Türk halkının geleneksel olarak balık tüketimine uzak olması bu durumun nedenleri arasındadır.
Akarsu ve göllerde balık avlama faaliyetine ise tatlı su balıkçılığı denir. Bu yolla en fazla avlanan balık türleri ise sazan ve alabalıktır. Havuzlarda balık üretme işlemine ise kültür balıkçılığı adı verilir (Fotoğraf 4.14). Ülkemizde bu yolla özellikle alabalık üretimi yaygınlaşmıştır.