Ekonomik Faaliyetlerin Sosyal ve Kültürel Etkileri

Ekonomi, kültür ve sosyal yaşam birbirine bağlı etkinliklerdir. Sosyal yaşam, ekonomiden bağımsız olarak düşünülemez. Kültür ise maddi ve manevi olmak üzere insan yaşantısının iki yönünü oluşturur. Ekonomi; bir ülkede, bölgede ya da bir bütün olarak dünyada mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım, değişim, yeniden üretim ve tüketiminin gerçekleştirildiği sistemi ifade eder. Bu anlamda, insanın yaşamını sürdürebilmesinin temel koşulu ekonomik etkinliğidir.

Avcılık ve toplayıcılıktan günümüzde onlarca geçim kaynağını ifade eden iş alanlarındaki etkinliklerin tümü, ekonomi çerçevesi içindedir. Bu etkinlikler için kullanılan taşlar, sabanlar, ok ve yaylar, tarlalar, kayıklar, tezgâhlar, atölyeler, modern fabrikalar gibi çok sayıdaki üretim araçları, maddi kültürü oluşturur. Bu kültür içinde, coğrafi koşullara bağlı olarak elde edilen ürünler ile bunların tüketim biçimi, yaşanılan ev ve iş yerleri; radyo, televizyon, giysiler gibi günlük hayatımızda kullandığımız onlarca araç ve gereç bu maddi kültürün ögeleridir.

İnsanların çalıştıkları yerler, çalışma koşulları, yaşadıkları evler ve çevrelerindekilerle ilişkileri ise sosyal yaşam biçimlerini oluşturur. Sosyal yaşam içinde dinî inançlar, eğlence, gelenek ve görenekler de yer alır. Bu etkinliklerin çoğunluğu ekonomiye göre biçimlenir. Örneğin bitkisel üretimin yoğun olduğu alanlardan biri olan Hindistan’da et tüketimi azdır ve başta inekler olmak üzere bazı hayvanların tüketimi inançlar gereği yasaktır. Buna karşılık bitki türlerinin sınırlı olduğu bozkır alanlarda hayvansal ürünler en önemli besin kaynağıdır. Yeryüzünde, yalnızca tek ekonomik etkinliğin geliştiği bir alan belirlemek zordur. Çünkü birçok etkinlik birbiriyle bağlantılıdır. Örneğin İstanbul’da sanayi, ulaşım, ticaret, turizm, hizmet vb. birçok ekonomik etkinlik bir arada gerçekleşmektedir. Bunlar içinde en baskın olanı sanayidir.

Bu nedenle İstanbul, birinci derecede sanayi şehri olarak kabul edilmektedir. İstanbul’da sanayinin gelişmiş olması, aynı zamanda ulaşımın gelişmesini zorunlu kılmaktadır. Ulaşım ise ticareti geliştirmektedir. Böylece sanayi, ulaşım ve ticaret, bunlara bağlı birçok yeni iş alanının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Yeryüzündeki coğrafi özelliklerin farklılık göstermesi ekonomik faaliyetlerin de farklı olmasına neden olmuştur. Bu farklılıklar da insanların yaşam tarzlarını ve kültürlerini etkilemiştir. Temel geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğu yerlerde nüfusun büyük bir kısmı kırsal kesimde yaşar. Bu insanların en önemli etkinlikleri arazide geçer Toprağı sürme, tohum atma, fide dikme, hasat ve hayvanları otlatma insanların başlıca etkinlikleridir.

Bu etkinliklere bağlı olarak insanların bilgi birikimleri de daha çok bu alandadır. Hava koşullarının değişmesi, bu insanlar için üretimin azalması ya da artması anlamına gelir. Kırsal kesimde sosyal ve eğitim olanakları sınırlıdır. Beslenme alışkanlıklarını ise daha çok ürettikleri ürünler belirler. Örneğin Karadeniz Bölgesi’nde mısır ekmeği ve hamsi vazgeçilmez yiyeceklerdir. Aynı şekilde daha çok buğday yetiştirilen iç bölgelerde ise buğday ürünleri en fazla tüketilen besin maddeleridir. Sanayileşmiş yerlerde ise daha çok ticaret, ulaşım ve hizmet faaliyetleri gelişmiştir. Buralarda şehir içi ulaşım, altyapı sorunları, gürültü ve çevre kirliliği yaşanan başlıca sorunlardır. Gelir düzeyinin yüksek olmasına bağlı olarak sosyal ve kültürel imkânlar da fazladır. Buna göre tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan yerler ile sanayileşmiş yerlerin dolayısıyla şehir ve kırsal kesimde yaşayan insanların yaşam biçimleri, kültürleri farklılık gösterir. Sonuç olarak, yaşamı biçimlendiren ve yönlendiren ekonomik faaliyetlerdir. Bunlar maddi kültürü oluşturarak manevi kültürü ve sosyal yaşamı da biçimlendirir. Bu anlamda ekonomi, kültürel yapı ve sosyal yaşam birbirlerine bağlı etkinliklerdir.