4,54 milyar yaşında olduğu kabul edilen yerküre, oluştuğu günden günümüze sürekli bir değişim göstermiştir. Hava, su, toprak ve canlılardan oluşan doğal sistemler de yerküre ile birlikte sürekli bir değişime uğramıştır.
İklim koşullarında yerkürenin oluşmasından günümüze sürekli değişim olmuştur. IV. Jeolojik Dönem olan Kuaterner’de kuzey yarım kürenin büyük bir kısmı buzulların etkisinde kalmıştır. Yaşanan buzul dönemlerinden sonra sıcaklığın artmasıyla birlikte zamanla bugünkü iklim koşulları oluşmuştur. Akarsu, rüzgâr, buzul gibi diğer dış kuvvetlerin aşındırma ve biriktirme yoluyla yeryüzünde yaptığı biçimlendirme de iklim koşullarına bağlı olarak sürekli değişmiştir.
Geçmişte doğal sistemde gerçekleşen bu değişimler geleceğe ışık tutmakta ve gelecekte de devam edeceğini ortaya koymaktadır.
Küresel ısınma etkileri günümüzde yavaş yavaş hissedilmeye başlanan bu değişimlerden biridir. Gelecekte etkilerinin çok daha fazla artacağı düşünülen bu değişim Dünya’nın tamamında çeşitli değişikliklere yol açacağı tahmin edilmektedir.
Sanayileşmenin bir sonucu olarak atmosferde karbondioksit (CO2) oranındaki artıştan kaynaklanan sera etkisi, günümüzde küresel ısınmanın en önemli nedenidir. Atmosferde karbondioksit gazının artışıyla birlikte Güneş’ten yere gelen enerjinin bir kısmının uzaya geri dönmesiengellemekte ve küresel ısınmaya neden olmaktadır. Küresel ısınmadan kaynaklı sorunlar ise gelecekte birbirine bağlı birçok olayı ortaya çıkaracaktır.
Bu olaylardan bazıları zincirleme olarak şunlardır:
• Küresel ısınmaya bağlı olarak buzullar eriyecektir (1.25.Fotoğraf).
• Buzul erimesiyle birlikte okyanusların ve denizlerin sıcaklık ve tuzluluk oranı değişecektir.
• Okyanus ve denizlerdeki tuzluluk ve sıcaklık değişmesi sonucu akıntı sistemlerietkilenecektir.
• Okyanus ve deniz sularındaki sıcaklık değişmelerinin etkisiyle canlı türleriazalacaktır.
• Akıntı sistemlerinin etkilenmesine bağlı olarak iklim koşullarıdeğişecektir.
• İklim koşullarının değişmesi ile birlikte bitki ve hayvan türlerinin yaşam alanları değişecektir.
Küresel çapta tehlikeli olabilecek süper volkanların faaliyete geçmesi ve bunun neden olabileceği değişimler de söz konusudur. Gerçekte dağ biçiminde olmayıp, büyük çöküntüler biçiminde olan volkanik faaliyetler “süper volkan” olarak adlandırılır. Uzun süre etkili olan volkanlardan çıkan katı, sıvı ve gaz maddeler yeryüzünde iklimin değişmesine, canlıların etkilenmesine yol açmıştır. Volkanlardan çıkan yoğun kül bulutu, güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engellemekte ve sıcaklığın düşmesine neden olmaktadır. Aynı zamanda volkanlardan çıkan bazı gazlar, atmosferde yoğunlaşarak canlılar için zararlı olan asit yağmurları şeklinde yeryüzüne düşmektedir. Bu olaylar geçmişte iklimdeğişikliklerine ve birçok canlı türünün yok olmasına neden olmuştur. Bu tür olaylara gelecekte de rastlanması beklenmektedir. Böyle bir volkanik patlamalar dizisi, yeryüzünde yaşamı büyük ölçüde etkileyecektir.
Yellowstone (Yellovston, ABD) ve Toba Dağı (Endonezya), büyük felaketlere neden olabilecek volkanik patlamaların gerçekleşebileceği yerler olarak dikkat çekmektedir. Büyük bir patlamanın olması durumunda atmosfere yayılan sülfürik asit, Güneş ışınlarını ve Dünya’dan gelen ısıyı emerek küresel iklimi yıllarca etkileyecebilecek bir özellik göstermektedir.
Doğal koşulların yanında gelecekte beşerî nedenlerden kaynaklanan değişimlerin de olması söz konusudur. İnsan etkinlikleriyle gerçekleşmesi beklenen değişimler ise hava, su, toprak, bitki ve yerşekilleriyle ilgilidir. Yerşekillerinin değişimi; sanayi kuruluşlarının oluşturulması, yerleşim birimi kurmak için doğadan malzeme çıkarılması ve yerleşilen alanların düzleştirilmesi şeklindedir. Nüfus artışıyla birlikte su kullanımının artması, hidrolojik döngünün zarara uğramasına neden olacaktır. Tarım ve yerleşim alanlarının genişlemesi, yerşekillerinin yanı sıra toprak, bitki ve hayvan topluluklarına da zarar verecektir. Turizmin gelişmesi sonucu kıyılarda yapılaşma artacak ve kıyıların bir bölümü dağlardan çıkarılan malzemelerle doldurulacaktır. Sanayinin gelişmesi hava, su ve toprak kirliliğini devam ettirecektir. Yaşam ortamının kirlenmesiyle canlılar daha çok zarar göreceklerdir. Tarımsal üretim için bazı bitki türlerinin yetişme alanı insanlar tarafından genişletilirken bazı bitki türleri de yok edilecektir. Ayrıca doğal kaynakların aşırı kullanımı, yapılaşma ve çevre kirliliği birçok bitki türünü yok edecektir. Gelecekle ilgili öngörülerin tamamı göstermektedir ki çevremizi bilinçsizce kullanırsak gelecekte yaşam alanı bulunamayacaktır. Şimdiden önlemler alınmazsa yalnızca insanların değil aynı zamanda diğer canlıların da yaşam alanları yok olacaktır.