İnsan ve doğa sürekli etkileşim halindedir. İlk insanlar uzun bir süre doğal sistemin işleyişine bağımlı bir yaşam sürdürmüşlerdir. Daha sonra yeryüzü ve doğal sistemlerin işleyişini tanıdıkça doğaya müdahale etmeye başlamışlardır.
İnsanın doğaya müdahalesi tarımsal üretimle başlar. Tarımın keşfedilmesine bağlı olarak insanlar, topraktaki bitkileri söküp toprağı sürerek ihtiyaç duydukları bitkileri yetiştirmeye başladılar. Böylece bazı bitkiler ve bu bitkilerle beslenen canlı türleri zamanla azaldı. İnsanlar, tarımsal üretim için doğa koşullarına bağlıydılar. Çünkü bitkilerin yetişmesi için sıcaklık, yağış ve yerşekillerinin uygun olması gerekiyordu. Bu nedenle ilk yerleşmeler, tarıma elverişli alanlarda kurulmuştur. Tarımın yanı sıra hayvanların evcilleştirilmesi de insanın doğaya etkisinin artmasına neden olmuştur. Zamanla madeni keşfeden insanlar, doğaya daha çok etkide bulunmaya başladılar. Metallerin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte madenin bulunduğu yerlerdeki bitki ve hayvan toplulukları da zarar görmüştür. Sabanın yapılmasıyla birlikte tarım alanları genişlemiş, insanların doğaya etkisi artmıştır.
Üretimin artmasıyla birlikte fazla ürünler pazarlanmaya başlanmıştır. Ulaşımın elverişli olduğu alanlar ticaretin gelişmesine olanarak sağlamıştır. Böylelikle üretimin artması insanlara ulaşım ve ticaret alanlarında yeni iş alanları açmıştır. Ancak ulaşım büyük ölçüde doğa koşullarının elverdiği oranda gelişmiştir. Özellikle son yüzyılda gelişen teknoloji ile doğanın bu hakimiyeti giderek azalmıştır. İnsanın doğaya en önemli etkisi Sanayi Devrimi’nden sonra gerçekleşmiştir. Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmesi ile çeşitli makineler yapılmış ve böylece insanın doğaya etkisi artmıştır. Bu makineler sayesinde toprak ve madenler daha çok işletilmiş; orman ve su gibi kaynaklar daha çok kullanılmıştır. Tarımda makinelerin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte mera ve orman alanlarının bir kısmı tarım alanına dönüştürülmüştür. Engebeli yerler ise teraslanarak tarıma açılmıştır. Bu teknolojik gelişmelere rağmen tarımsal faaliyetlerin önemli bir kısmı günümüzde bile doğa koşullarına bağlıdır. Sanayinin gelişmesiyle birlikte fabrika sayısı arttı. Bu durum, doğal kaynakların kullanımını artırdı. Daha fazla ham madde üretilmeye başlandı. Fabrika kurulan yerlerin birçok özelliği değişti. Fabrikalar su, toprak ve havaya zararlı maddeler katarak doğanın yapısını değiştirdi. Sanayinin gelişmesiyle birlikte yol yapımı hızlandı. Yol yapımı için gerekli olan malzeme çevredeki sert kayalardan elde edildi. Birçok yerde taş ocakları kuruldu. Çeşitli araçlar ve patlayıcılarla yeryüzü değiştirildi ve dağlara tüneller yapıldı. Bu çalışmalar sırasında doğadaki birçok bitki ve hayvan türü yok edilmektedir.
Günümüzde yeryüzünün çok büyük bir kısmı insanın etkisi altındadır. İnsanlar, doğal ortamların kendilerine sunduğu imkânlardan yararlanarak elverişsiz ortamlarda yeni yaşam alanları oluşturmaktadır. Bu amaçla hazırlanan bazı büyük projeler doğa-insan etkileşimini en iyi şekilde yansıtmaktadır. Örneğin İngiltere’yi Avrupa’dan ayıran Manş Denizi’nde inşa edilen Manş Tüneli yeryüzündeki en uzun tüneldir. Tünelin su altındaki bölümü 38 km’dir. Tünelde trenler saatte 300 km’yi bulan hızla yol almaktadır.