Yer Şekilleri ve Biyoçeşitlilik

Yer şekilleri, bitki ve hayvan türlerinin dağılışı üzerinde etkili olan faktörlerden biridir. Kara ve denizlerin dağılışı, canlı türlerinin yeryüzünde dağılışlarını etkiler. Denizler karalarda yaşayan canlıların, karalar ise denizlerde yaşayan canlıların yayılmasına engel bir durum oluşturur. Bu nedenle kıtalardan uzakta bulunan küçük adalarda ana kara parçalarında görülmeyen bitki ve hayvan türleri görülür. Örneğin, Avustralya’nın 2600 km kuzey batısında, Hint Okyanusu’nda yer alan ve sadece 135 km2 lik alan kaplayan Christmas (Kırismıs) Adası, sadece bu adada yaşayan kırmızı yengeçleri ile ünlenmiştir (Fotoğraf 1.2).

Dağ sıraları, canlı tür ve topluluklarının dağılışında önemli bir etkiye sahiptir. Bir yerde dağ sıralarının yükseltisinin fazla olması ve kıyı çizgisine paralel olarak uzanması, o bölgede kısa mesafelerde büyük iklim değişikliklerine neden olur. Bu durum, tahmin edebileceğiniz gibi bitki ve hayvanların yaşam koşullarını etkiler. Kuzey Anadolu Dağları, Toroslar, And ve Kayalık Dağları gibi büyük dağ sıralarının denize bakan yamaçlarındaki tür sayısı, iç kesimlere bakan yamaçlara göre çok daha fazladır.

Yer şekillerinin bir diğer etkisi ise yükseltiye bağlı olarak doğal bitki örtüsünün kuşaklar oluşturmasıdır. Orta kuşak dağlarının deniz seviyesine yakın yamaçlarında yayvan yapraklı ağaçlar görülürken yükselti arttıkça sıcaklık ortalamaları düşer ve buna bağlı olarak sırasıyla karma ormanlar, iğne yapraklı ormanlar ve alpin çayırlar gelişir.

Yer şekillerinin engebeli olduğu bölgelerde iklim çeşitliliğinin artması biyoçeşitliliği de artırır. Aynı zamanda bu türlerin endemik yani sadece o bölgeye özgü olma oranı da artar. Örneğin Anadolu’daki bitki ve hayvan türü sayısı ile endemik olan türlerin sayısı, tüm Avrupa Kıtası’ndaki bitki ve hayvan türleri ile endemik türlerden daha fazladır.

İnsan etkisi sonucunda yer şekillerinde meydana gelen değişimler de canlı türlerin dağılışını etkileyebilir. Örneğin 1869 yılında Mısır’da, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla birlikte bu iki deniz arasında tür geçişleri yaşanmıştır.