Bir ülkenin kırsal alanlarında ve kentlerinde bulunan nüfus miktarı, o ülkenin sosyal ve ekonomik yapısını yansıtan önemli göstergelerden biridir.
Gelişmiş ülkelerde kırsal nüfus oranı toplam nüfusun %10’nunu geçmemektedir. Ülkemizde, nüfusu 10 binin altında bulunan yerleşmelerde yaşayan nüfus kırsal nüfus olarak adlandırılır. Kırsal nüfusun geçimi önemli ölçüde tarıma ve hayvancılığa dayanır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye, nüfusun büyük bölümü kırsal kesimde yaşayan ve geçimini tarımdan sağlayan bir ülkedir. 1927’de ülkemiz nüfusunun %75,8’i kır, %24,2’si şehirlerde yaşıyordu. 1985 yılında yapılan nüfus sayımında ilk kez şehir nüfusu, kırsal nüfustan daha fazla çıkmıştır. 2016 yılında toplam nüfusun %92,3’ü il ve ilçe merkezlerinde, %7,7’si belde ve köylerdedir.
1927-2016 arasında şehir nüfusu 3,3 milyondan 2016 yılında 73,6 milyona ulaşarak yaklaşık 22 kat artmıştır. Ülkemizde şehir nüfusundaki artışta doğal nüfus artışından çok, kırsal kesimden şehirlere göç yaşanması etkili olmuştur. 1950 ve 1980 yıllarından sonra kırdan kente doğru yaşanan iç göç hızlanmış ve ülkemizde hızlı şehirleşme süreci yaşanmıştır (Grafik 8.5).