Türkiye’nin bulunduğu arazide her jeolojik zamana ait arazilere rastlamak mümkündür. Paleozoik olarak adlandırılan ve günümüzden 545 milyon yıl önce yaşanmaya başlanan jeolojik zamanda Dünya, Pangea adı verilen büyük bir kara parçası ve bu kara parçasının etrafını saran Pantalassa (Pıntalasa) adı verilen büyük bir okyanustan oluşmaktaydı. Ülkemizde bu döneme ait arazilere Yıldız Dağları, Zonguldak çevresi, Menderes- Menteşe arası, Anamur ile Alanya arası, Bitlis ve Kırşehir çevresinde rastlamak mümkündür. Zonguldak çevresindeki taş kömürü yatakları Paleozoik’te Türkiye’nin bulunduğu yerde adalar hâlinde karaların bulunduğunu ve buraların gür bir bitki örtüsüyle kaplı olduğunu kanıtlamaktadır. Mezozoik’te Pangea ayrılmaya başladı ve iki büyük karaya ayrıldı. Kuzeydeki kara parçasına Laurasia (Lavrasya), güneydekine Gondwana (Gondvana), bu kara kütleleri arasındaki denize ise Tethys (Tetis) Denizi adı verilmektedir. Türkiye bu dönemde Tethys Denizi’nin bulunduğu alanda yer almaktaydı. Bu nedenle ülkemizin büyük bir kısmında deniz canlılarına ait fosillere rastlanmaktadır. Bu dönemin diğer önemli bir olayı, karalardan taşınan materyallerin Tethys Denizi’nde tortulanmasıdır.
Senozoik’in Tersiyer döneminde Gondwana ile Laurasia’nın birbirine yaklaşması sonucunda Tethys Denizi tabanındaki tortul tabakalar sıkışarak deniz yüzeyine çıkmaya başlamıştır (Harita 6.5). Türkiye’nin bulunduğu arazi de bu dönemde büyük ölçüde kara hâline gelmiştir. Alp-Himalaya dağ oluşumundan Türkiye de etkilenmiş, Kuzey Anadolu Dağları ile Toroslar, bu dönemde meydana gelmiştir. Tersiyer’de Türkiye’nin iç kesimleri büyük ölçüde göllerle kaplanmıştır (Konya, Ankara, Çankırı, Sivas, Oltu, Olur, Narman, Kağızman, Kötek, Iğdır çevresi). Bu dönemde yetişen gür bitkiler, birçok yerde günümüzdeki linyit yataklarını oluşturmuştur. Ülkemizdeki petrol ve bor yatakları da bu dönemde meydana gelmiştir.
Senozoik’in Kuaterner döneminde Ege Denizi’nin bulunduğu yerde üzerinde göllerin yer aldığı Egeid karası bulunmaktaydı. Bu kara, fay hatları boyunca çökmeye başlamış, Akdeniz’in suları buraya dolarak Ege Denizi’ni oluşturmuştur. Buradaki sular önce bir akarsu vadisi olan Çanakkale Boğazı üzerinden Marmara çanağına dökülerek Marmara Denizi’ni oluşturmuş, daha sonra yine bir akarsu vadisi olan İstanbul Boğazı’ndan bir tatlı su gölü olan Karadeniz’e akmıştır. Böylece Karadeniz oluşmuş ve Türkiye arazisi bugünkü görünümünü almıştır.
Anadolu Yarımadası levha hareketleri sonucu oluşmuştur. Haritalar incelendiğinde Türkiye arazisi ve çevresinin oluşum aşamaları görülebilir (Şekil 6.2, 3, 4, 5 ve 6).
1. Jeolojik zamanda (Paleozoik) Türkiye arazilerinin bir bölümü oluşmuştur. Bu dönemde Türkiye arazisinin bulunduğu alan, Tetis Denizi’nin yer aldığı tortulanma alanı içindedir. Bu alanda biriken tortullar zamanla sert kütleler (masif) haline dönüşerek Türkiye arazinin temelini oluşturmuştur.
2. Jeolojik zamanda (Mezozoik) ülkemizin bulunduğu yerde tortulanma alanı olan Tetis Denizi yer almıştır.
3. Jeolojik zamanda (Senozoik) meydana gelen yer hareketleri sonucunda Türkiye’nin ana yer şekilleri oluşmuştur.
Afrika ve Avrasya levhaları arasında yer alan Tetis Denizi tabanındaki tortullar, bu dönemde kıvrılma ve kırılmalarla yükselmiş ve Anadolu kara hâline gelmiştir. Alp orojenezinin yaşanmasıyla Toros Dağları ve Kuzey Anadolu Dağları oluşmuştur. Bu dönemde, Anadolu’da volkanik etkinlik yoğunluk kazanmıştır.
4. Jeolojik zamanda (Kuaternerde) boğazlar, Ege Denizi ve Karadeniz oluşurken Anadolu topluca yükselmiş ve yüksek düzlükler akarsu vadilerince payçalanarak platolara dönüşmüştür.
Günümüzde Arabistan Levhası’nın kuzeye hareketi Anadolu’yu sıkıştırmaya devam etmektedir. Bu yer kabuğu hareketi sonucunda kırılmalar meydana gelmekte ve depremler yaşanmaktadır.
Aşağıdaki haritada, dağ kuşakları kahverengi ile gösterilmiştir. Bu kuşaklardan Afrika’nın kuzeyi, İspanya, Avrupa’nın güneyi, Anadolu ve İran’ı geçerek Hindistan’ın kuzeyinden Çin’e ulaşan dağ kuşağına Alp-Himalaya dağ kuşağı denir (Harita 6.2). Kuzey Anadolu ve Toros Dağları da bu kuşak içerisinde yer alır.