Yeryüzünde bitkilerin dağılışında farklılıklar görülmektedir. Bu dağılış üzerinde yer şekilleri, iklim, toprak özellikleri ve beşerî faktörler etkili olmaktadır. Bu faktörlerin etkileri aşağıda açıklanmıştır.
a) Yer Şekillerinin Etkisi
Bitki tür ve toplulukları üzerinde yeryüzü şekillerinden dağ sıraları, dağların uzanışı, bakı, eğim ve yükselti etkilidir. Bitki türleri ve topluluklarının dağılışları üzerinde yer şekillerinin başlıca etkileri dağların uzanış doğrultusu, eğim, bakı ve yükselti şeklindedir. Dağların denize paralel olarak uzandığı yerlerde denize dönük yamaçlar havanın daha ılık olması, denizden gelen nemli hava kütlelerinin etkisi ve yağışın düzeni nedeni ile iç kısımlara bakan yamaçlarına göre farklılık gösterir. İç kısımlara bakan yamaçlarda bitki çeşitliliği ve sıklığı denize bakan yamaçlara göre daha azdır. Bakının etkisi ile dağların güneşe dönük olan yamaçları güneş ışınlarını daha büyük açı ile daha uzun süre gördüğünden bitkilerin gelişimleri için daha uygundur. Güneşe dönük yamaçlarda daha gür ve gelişmiş bitki örtüsüne rastlanılır. Yükseklere doğru çıkıldıkça sıcaklıklar sürekli olarak azalır. Sıcaklıkların düşmesine bağlı olarak yükseklere doğru çıkıldıkça sıcaklık istekleri farklı olan bitki katları meydana gelir. Dağların alçak kısımlarında sıcaklık istekleri fazla olan bitkiler görülürken daha yükseklerde sıcaklık isteği daha az olan bitki türleri yayılım gösterir.
• Yükseltinin değişimine bağlı olarak bitki örtüsü de değişmektedir.
• Nemli rüzgârlara açık olan yamaçlar fazla yağış alır. Bu nedenler bitki örtüsü gürdür.
Bitkilerin yetişme koşullarını etkileyen etmenlerden biri de yer şekilleridir. Dağların denize göre uzanış yönü ve yüksekliği, bitki örtüsünü önemli ölçüde etkiler. Dağların kıyıdan itibaren başladığı ve kıyıya paralel uzandığı yerlerde denize dönük yamaçlarda gür bir bitki örtüsü oluşurken diğer yamaçlardaki bitki örtüsü seyrek olmaktadır. Dağların bakı durumunda olan yamaçları, güneşlenme ve sıcaklık bakımından uygun koşullara sahip olduğu için bitkilerin yetişmesine daha elverişlidir. Ayrıca yükseklere çıkıldıkça sıcaklık düşmektedir. Aynı zamanda belirli bir yüksekliğe kadar yağış artarken çok yüksek yerlerde yağış azalmaktadır. Bu nedenle belirli bir yükseklikten sonra bitki yetişmemektedir.
b) İklimin Etkisi
Yağışların bol ve düzenli olduğu yerlerde daha sık, tür çeşitliliği yüksek olan bitki örtüsüne rastlanılırken, yağışların azaldığı yerlerde bitkilerin tür çeşitliliği azalır aynı zamanda bitki örtüsü de seyrekleşmeye başlar. Örneğin, Ekvatoral iklim kuşağında bitki çeşitliliği çok yüksek ve bitkilerin sıklığı fazla iken, çöl bölgelerin çeşitlilik az ve bitki örtüsü de seyrektir. Bitkilerin yeryüzüne dağılışını ve özelliklerini etkileyen faktörlerden birisi de sıcaklıktır. Ekvatordan uzaklaşıp kutuplara doğru yaklaştıkça veya dağların yükseklerine doğru çıkıldıkça sıcaklıklar azalmaya başlar. Bu durumun sonucu olarak bitki örtüsü değişikliğe uğrar. Önce cılızlaşmaya başlayan bitki örtüsü kutup bölgelerinde ve dağların çok yükseklerinde sıcaklığın çok düşmesi nedeni ile ortadan kalkar. Dünyanın en gür ve çeşitli bitki örtüsü yağışların yeterli olduğu, sıcaklığın yeterli dereceleri gösterdiği sıcak ılıman kuşakta görülür.
• Yağışlı bölgelerde gür bitki toplulukları görülürken kurak bölgelerde bitki örtüsü seyrekleşir.
• Çöllerde ise çok kurakçıl ve seyrek bazı otlara ve çalılara rastlanır.
• Bitkilerin gelişebilmesi için yağışın yanında belli bir sıcaklığa da ihtiyaç vardır. Soğuk kutup bölgelerine ve dağların yüksek kesimlerine doğru gidildikçe bitkiler cılızlaşır ve nihayet ortadan kalkar. Oysa sıcak ve ılıman kuşakta yağışın yeterli olduğu yerlerde bitki örtüsü büyük bir gelişme gösterir.
Bitkilerin yetişmesi için sıcaklık ve yağış koşullarının elverişli olması gerekir.
Her bitkinin yetişebileceği bir en düşük bir de en yüksek sıcaklık değeri vardır. Sıcaklığın bu değerin altında veya üstünde olması durumunda bitki yetişmez. Bitkinin yetişmesi için gerekli olan bu sıcaklık aralığına optimum sıcaklık denir. Örneğin buğday, çimlenme döneminde 5 °C’tan fazla, olgunlaşma döneminde 42 °C’un altındaki sıcaklıklarda yetişir. Buna göre 5 ile 42 °C arasındaki sıcaklık buğday için optimum sıcaklıktır. Dünya genelinde bitkilerin yetişme aralığı –40 °C ile 40 °C arasındadır. Ancak kutuplara yakın yerlerdeki bazı bitkiler –50 °C’tan daha düşük (Fotoğraf 2.31), çöllerdeki bazı bitkiler ise 40 °C’tan daha yüksek sıcaklıklarda yetişebilmektedir.
Bitkiler için önemli etmenlerden biri de ışıktır. Bitkiler güneş ışığını kullanarak fotosentez yapar. Bu nedenle ya doğrudan ya da atmosferde dağılan güneş ışınına ihtiyaç duyar. Ancak bu ihtiyaç bitkiden bitkiye değişir. Bazı bitkiler güneş ışınlarını doğrudan görmek ister. Bazı bitkiler ise gölgeyi sever. Örneğin orman altında yetişen bitkiler, ağaçlar yok edildiği zaman doğrudan güneş ışığı altında kalınca yaşayamaz.
Bitki için yaşamsal öneme sahip olan ögelerden biri sudur. Bitki, ihtiyaç duyduğu suyu havadaki nemden ve topraktaki sudan alır. Topraktaki suyun kaynağı yağışlardır. Bu nedenle yağışın yetersiz olduğu yerlerde bitki örtüsü cılızdır. Uzun süre yağış almayan yerlerde ise bitki örtüsü gelişememektedir.
Bitkilerin yaşaması için yağışın belirli bir değer arasında olması gerekir. Bu değer, bitkiden bitkiye değişir. Örneğin yıllık yağış miktarının 250 mm civarında olduğu bir yerde dönemlik ve otsu bitkiler yetişirken bu tür yerlerde orman örtüsü oluşturabilecek ağaçlar yetişememektedir. Buna karşılık yıl boyunca yağış alan yerlerde gür bir orman örtüsü gelişebilmektedir. Bitkiler, su ihtiyacına göre sucul, nemcil, orta derecede su isteyen ve kurakçıl bitkiler olmak üzere sınıflandırılmaktadır.
Bitki örtüsünü etkileyen etmenlerden biri de rüzgârdır. Nemli, kuru, soğuk veya sıcak hava kütlelerini taşıyan rüzgâr, bitkinin yaşam koşullarını doğrudan etkilemektedir. Bitkinin tohumlarını taşıması, şiddetli estiği zaman dal ve yapraklarını kırması, bazen bitkiyi kökünden sökmesi rüzgârın bitkilere diğer etkisidir. Rüzgâr, bazen bitkilerin şeklini de etkilemektedir. Örneğin sürekli aynı yönden ve şiddetli esen rüzgârlar, bitkinin bir tarafa doğru uzanmasına neden olur.
c) Toprak Faktörü
Bitkiler yaşamlarını devam ettirirken kökleri ile toprağa tutunurlar, ihtiyaç duydukları suyu ve mineralleri topraktan alırlar. Bu nedenle toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri bitkilerin dağılışlarında önemli bir faktör olarak ortaya çıkar. Yumuşak dokulu, mineral bakımından zengin, bol humuslu topraklar bitkilerin dağılışlarını olumlu yönde etkilerken, toprağın iyi yıkanmaması, tuzlu, kireçli ve killi olması bitkilerin dağılışlarını olumsuz etkileyen faktör olarak ortaya çıkar.
• Bitkinin kökleriyle tutunduğu ve beslendiği yer topraktır.
• Bitkiler besinlerini topraktaki sudan alır.
• Toprak dokusu (sık veya gevşek oluşu) ve toprak yapısı (kalkerli, killi, kumlu oluşu) bitki hayatı bakımından önemlidir.
Bitkiler, kökleriyle toprağa tutunur ve topraktan aldıkları su ve mineraller sayesinde yaşar. Bu nedenle toprak örtüsünün yeterli bir kalınlıkta olması gerekir. Mineral bakımından zengin olan ve içinde su ve havanın dolaşımını kolaylaştıran gözenekli topraklar, bitki yetişmesine daha elverişlidir. Örneğin, killi toprak, suyu sızdırmaz ve gözenekli değildir. Bu nedenle arasında su ve hava dolaşımı sınırlıdır. Buna karşılık kumlu toprak gözeneklidir, arasında su ve hava dolaşımı kolaydır.
ç. Beşerî Faktörler
Tarih boyunca insanlar savaşlar, tarım alanları açma, yakacak ihtiyacı, orman yangınları, hayvan otlatma, orman alanlarını imar ve iskâna açma, yol yapımı, sanayileşme gibi nedenlerle bitki örtüsünü tahrip etmişlerdir. Bununla birlikte insanlar ağaçlandırma yaparak bitki örtüsünden yoksun alanları bitkilendirebilmektedir.
Tarih boyunca insanlar içerisinde yaşadığı doğal çevreyi kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirmek istemiş ve bunun sonucu olarak çevre üzerinde değişiklikler yapmıştır. Bu süreçte bitki örtüsü de savaşlar, yakacak odun ihtiyacı, tarım alanı oluşturma, hayvan otlatma, orman yangınları, yerleşim alanı açma, yol yapımı, sanayileşme ve madenlerin işletilmesi gibi bir çok nedene bağlı olarak değişime uğramıştır. İnsanın ihtiyaçlarının çeşitlenmesi ve yeni ürünlere yer açma isteğine bağlı olarak daha önce var olan bitki örtüsü ya tamamen yok edilmiş veya daraltılmıştır. Örneğin; ülkemizde çay tarımının en yoğun olarak yapıldığı Rize yöresinde çay bitkisine yer açmak amacıyla daha önce var olan bitki örtüsü yok edilmiştir.