Mutlak ve göreceli konum, ülkemizin iklim özelliklerini etkileyen iki önemli faktördür. Türkiye; mutlak konumuna bağlı olarak Kuzey Yarım Küre’de, Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde ve orta kuşakta bulunur (Görsel 1.117.).
Bu durumun etkileri şunlardır:
• Güneş ışınları hiçbir zaman dik açıyla düşmez.
• Yıl boyunca Güneş ışınlarının yere düşme açısı çok değiştiği için dört mevsim belirgin olarak yaşanır.
• Kuzeyden esen rüzgârlar, hava sıcaklığının azalmasına; güneyden esen rüzgârlar da hava sıcaklığının artmasına neden olur.
• Dağların güney yamaçları, bakı özelliği taşıdığından diğer yamaçlara göre daha sıcaktır.
• Akdeniz iklim kuşağında yer alır.
• Kuzey Yarım Küre’de yer aldığı için sıcaklıklar genel olarak kuzeye doğru azalır.
Göreceli konum özelliklerine bağlı olarak ülkemizde iklim özellikleri kısa mesafelerde değişir. Ülkemizin ortalama yükseltisi (1132 metre) fazladır. Ayrıca yükselti batıdan doğuya doğru artar. Buna bağlı olarak kıyılardan iç kesimlere ve batıdan doğuya doğru sıcaklık azalır. Örneğin Balıkesir il merkezi ile ve Erzurum il merkezi yaklaşık aynı enlemler üzerinde olmasına rağmen, Erzurum’un yükseltisi (1900 m) Balıkesir’in yükseltisinden (120 m) fazladır. Bu nedenle Erzurum’daki sıcaklıklar, Balıkesir’deki sıcaklıklardan daha düşüktür.
Dağların kıyıya uzanış şekilleri de iklimler üzerinde etkilidir. Akdeniz ve Karadeniz’de dağların kıyıya paralel uzanması, nemli hava kütlelerinin iç kesimlere ulaşmasını engeller. Bu nedenle iç bölgelerde kurak iklim şartları etkilidir. Ancak Batı Anadolu’da dağların kıyıya dik uzanması, nemli hava kütlelerinin iç kesimlere kadar ulaşmasını sağlamıştır. Ülkemizin etrafındaki denizlerin etkisiyle kıyılarda denizel iklim, iç kesimlerde ise karasal iklim özellikleri yaşanır.
Ülkemizde sıcaklık; genel olarak güneyden kuzeye (enlem), kıyılardan iç kesimlere (karasallık), batıdan doğuya (yükselti) doğru azalmaktadır (Harita1.32.). Ülkemizde nemin fazla olduğu kıyı kesimlerde günlük ve yıllık sıcaklık farkı azdır. Nemin az olduğu iç kesimlerde ise günlük ve yıllık sıcaklık farkı fazladır.
Ülkemizde yıllık ortalama sıcaklık dağılışına göre şu sonuçlara ulaşılabilir:
• En yüksek sıcaklıklar, Güneydoğu Anadolu ile Akdeniz ve Güney Ege kıyılarında görülür.
• En düşük sıcaklıklar, yüksek kesimlerde özellikle Kuzeydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu’da görülür.
• Sıcaklık değerleri, Karadeniz kıyılarında denizelliğin etkisiyle Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’ya göre daha yüksektir. Bu durum enlemin etkisine terstir.
Ülkemizde en yüksek sıcaklık Mardin / Kocatepe’de (14 Ağustos 1993, 48,8 °C), en düşük sıcaklık ise Van / Çaldıran’da (9 Ocak 1990, -46,4 °C) ölçülmüştür. En yüksek yıllık ortalama sıcaklık Hatay / İskenderun’da (1962, 21,3 °C), en düşük yıllık ortalama sıcaklık ise Kars / Sarıkamış’ta (1972, 1,8 °C) ölçülmüştür.
Ülkemiz, coğrafi konumundan dolayı termik ve dinamik basınç kuşaklarının etkisi altındadır (Harita 1.33.).
Basınç kuşaklarının etkilediği alan, mevsimlere bağlı olarak genişlemekte ya da daralmaktadır.
Basınç kuşaklarının ülkemizdeki iklim özelliklerine etkilerinden bazıları şunlardır:
• Arap Yarımadası’nda oluşan termik kökenli Basra TAB, yaz mevsiminde aşırı sıcak ve kurak günlere neden olabilir.
• Asya Kıtası’nın kuzeyinin aşırı soğumasıyla oluşan Sibirya TYB, kış aylarında bazı günlerin çok soğuk ve ayaz geçmesine neden olabilir.
• Kuzeybatı Avrupa’dan hareket eden İzlanda DAB, ülkemizde kış mevsiminin daha ılık ve yağışlı geçmesine neden olabilir.
• Asor DYB ve Akdeniz üzerinden gelen gezici basınç merkezleri ülkemizde yıl boyunca etkili olabilir. Daha çok yazın etkili olup Ege ve Akdeniz’de yazların kurak geçmesinde etkilidir.
Ülkemiz, mutlak konumundan dolayı çoğunlukla batı rüzgârlarının etkisi altındadır. Üç tarafı denizlerle çevrili ve yer şekilleri engebeli olduğundan meltem rüzgârları da ülkemizde çok sık görülür. Hatta bu rüzgârlara yöresel isimler bile verilmiştir. Örneğin Batı Anadolu kıyılarında deniz meltemine imbat, iç kesimlerde dağ meltemine dağ yeli adı verilir. Ayrıca Toroslar’ın ve Kuzey Anadolu Dağları’nın yamaçlarında fön rüzgârları etkilidir.
Ülkemizde etkili olan sıcak yerel rüzgârlar; kıble, lodos ve samyelidir. Güneyden esen kıble, uzun süre etkili olursa Akdeniz’den aldığı nemi yağış olarak bırakabilir. Güneybatıdan esen lodos da deniz üzerinden geldiği için devamında yağış oluşturur. Bu rüzgâr ayrıca tarım ürünlerinin erken olgunlaşmasına, soba zehirlenmelerine vb. durumlara neden olur. Güneydoğudan esen samyeli (keşişleme) ise sıcak ve kuru bir çöl rüzgârıdır.
Ülkemizde etkili olan soğuk yerel rüzgârlar karayel, poyraz ve yıldızdır. Kuzeyden esen karayel ve yıldız, sıcaklıkları önemli ölçüde düşürerek kar yağışlarına neden olur. Karadeniz’de ve Marmara Denizi’nde zaman zaman fırtınalara yol açar. Poyraz ise kuzeydoğudan eser ve etkili olduğu zamanlarda sıcaklıkların düşmesine neden olur (Harita 1.34.).
Ülkemizde nem oranı, kıyı bölgelerimizde fazlayken iç kesimlere gidildikçe azalır. Nem oranının en fazla olduğu yer Karadeniz kıyıları iken en az olduğu yer ise Güneydoğu Anadolu’dur. Buna bağlı olarak yağışlar genellikle kıyı bölgelerde fazla, iç kesimlerde ise azdır. Rize, Trabzon, Zonguldak, Menteşe Yöresi (Muğla) ve Antalya yağışın en fazla olduğu; İç Anadolu’nun geneli özellikle Tuz Gölü’nün güneyi (Konya / Karapınar), Çoruh Vadisi (Yusufeli ve Tortum), Iğdır, Elazığ, Malatya ve Güneydoğu Anadolu’nun güneyi yağışın en az olduğu yerlerdir (Harita 1.35.).
Ülkemizde yıllık toplam en fazla yağış Rize’de (1931 yılı, 4045,3 mm), yıllık toplam en az yağış ise Iğdır’da (1970 yılı, 114,5 mm) ölçülmüştür. Günlük en fazla yağış da Antalya / Kemer’de (11 Aralık 1971, 469,9 mm) ölçülmüştür.
Ülkemizde yağışların mevsimlere dağılışında bölgeler arasında büyük farklılıklar görülür. Karadeniz kıyı kesiminde yağış rejimi kısmen düzenliyken diğer bölgelerde düzensizdir. İç Anadolu ve Doğu Anadolu’nun büyük bir bölümünde ilkbahar yağışları fazladır. Akdeniz, Batı Anadolu, Marmara kıyıları ve Güneydoğu Anadolu’nun batısında kış yağışları daha fazladır. Kuzeydoğu Anadolu’da ise en fazla yağış yaz başlarında düşer.
Sıcaklıkların arttığı dönemde ısınan havanın yükselmesiyle konveksiyonel (yükselim) yağışlar oluşur. Bu yağışlar, İç Anadolu’da kırkikindi adını alır ve genellikle ilkbaharda görülür. Kuzeydoğu Anadolu’da ise yükseltinin etkisiyle yaz mevsiminde oluşur. Yatay yönde hareket eden nemli hava kütlelerinin yamaç boyunca yükselmesiyle orografik (yamaç) yağışlar oluşur. Karadeniz ve Akdeniz kıyılarının denize bakan yamaçlarında bu yağışlar daha sık görülür. Mutlak konumumuza (orta kuşak) bağlı olarak farklı özellikteki hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında cephesel (frontal) yağışlar oluşur. Bu yağışlar; tüm bölgelerimizde görülmekle birlikte Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında daha fazladır. Cephesel yağışlar, ülkemizde genellikle kış mevsiminde oluşur.
Ülkemizde nemlilik ve yağışlara ait diğer özellikler şunlardır:
• Ülkemizde bulutluluğun ve yağış oranının en az olduğu mevsim yazdır. Yıllık bulutluluk oranının en fazla olduğu yer, Karadeniz kıyılarıyken en az olduğu yer Güneydoğu Anadolu’dur. Buna bağlı olarak güneşlenme süresi de değişmektedir. Güneşten yararlanabilme süresine güneşlenme süresi denir. Güneşlenme süresinin en az olduğu yer Karadeniz kıyıları, en fazla olduğu yer ise Güneydoğu Anadolu’dur.
• Yıllık ortalama en fazla sisli günler İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Trakya’nın iç kesimlerinde; en az ise Akdeniz ve Batı Anadolu kıyılarında görülür.
• Mutlak konumumuza bağlı olarak yıl boyunca en fazla buharlaşma, Güneydoğu Anadolu’da; en az buharlaşma ise Karadeniz kıyılarında görülür.
• Günün herhangi bir anında sıcaklığın 0 °C’nin altına düşmesiyle don olayı yaşanır. Ülkemizde don olayları iç kesimlerde daha fazla, kıyılarda ise daha az yaşanır. Donlu gün süresi, en uzun (ortalama 6 ay) Kuzeydoğu Anadolu’da; en kısa (ortalama 1-2 gün) Akdeniz kıyılarında görülür.
• Su ve yağış yetersizliği anlamına gelen kuraklık, Karadeniz kıyı kuşağı hariç ülkemizde çok etkilidir. Kuraklık, en fazla Güneydoğu Anadolu’da; en az ise Doğu Karadeniz kıyılarında etkilidir. Kuzeydoğu Anadolu’da da yaz yağışlarından dolayı kuraklık az görülür.
Ülkemizde bugüne kadar kayıt altına alınmış en yüksek basınç Zonguldak / Ereğli’de (01 Ocak 1973, 1045,2 mb), en düşük basınç ise Van / Başkale’de (21 Şubat 2001, 747,2 mb) ölçülmüştür. En yüksek rüzgâr hızı Tokat’ta (01 Ocak 1978, 48,9 ms) ölçülmüştür. En yüksek kar kalınlığı Bitlis’te (Şubat 1954, 525 cm) ölçülmüştür.