İklimi oluşturan temel unsurlara iklim elemanları denir (Tablo 1.6.).
1. Sıcaklık
Troposferde ve yeryüzünde yıl boyunca sıcaklıklar değişir. Buna bağlı olarak diğer iklim elemanları da doğrudan etkilenir. Bu yüzden iklimin temel elemanı sıcaklıktır. Yeryüzünde sıcaklık her yerde aynı değildir. Sıcaklık dağılışını etkileyen çeşitli faktörler bulunur. Bunlar:
• Güneş
• Atmosfer
• Güneş Işınlarının Yere Düşme Açısı
– Dünya’nın Şekli
– Dünya’nın Günlük Hareketi
– Yıllık Hareket ve Eksen Eğikliği
– Yeryüzü Şekilleri (Bakı, Eğim vb.)
• Yükselti
• Güneşlenme Süresi
• Nemlilik
• Kara ve Denizlerin Dağılışı
• Okyanus Akıntıları
• Rüzgârlar
• Diğer Faktörler
Sıcaklık ve ısı kavramı karıştırılmaktadır. Bir cismin içerisindeki moleküllerin hareketiyle ortaya çıkan toplam enerjiye ısı denir. Doğrudan ölçülemez. Isı enerjisi kalorimetre kabı ile ölçülür ve ısının birimi de kaloridir.
Cismin ısısı arttığında moleküllerin hareketi veya titreşimi de artmaktadır. Artan molekül titreşimlerinin elektromanyetik dalgalar hâlinde çevreye yaptığı etkiye sıcaklık denir. Termometre ile ölçülür. °C (Celsius), °F (Fahrenheit), °K (Kelvin) gibi teknik ölçü birimleri ile ifade edilir.
Termometrenin ölçtüğü hava sıcaklığından farklı olarak insan vücudunun hissettiği, algıladığı sıcaklığa hissedilen sıcaklık denir. Bu sıcaklık; iklimsel çevre, giysilerin ısı direnci, nem, rüzgâr, vücut yapısı ve kişisel durumdan etkilenir. Dolayısıyla sıcaklığı hissetme kişiden kişiye göre değişebilir.
Sıcaklık Dağılışını Etkileyen Faktörler
2. Basınç ve Rüzgârlar
Dünya’yı çepeçevre saran atmosfer tabakası çeşitli gazlardan oluşmuştur. Hava küreyi oluşturan bu gazların bir ağırlığı vardır. Yer çekiminin etkisiyle atmosferi oluşturan gazların yeryüzüne uyguladığı kuvvete atmosfer basıncı denir. Atmosfer basıncı yere ve zamana bağlı olarak değişmektedir (Tablo 1.8.).
Okyanus kıyısında (0 metre), 45° paralellerinde ve 15 °C sıcaklıkta atmosfer basıncı 760 mm olarak ölçülmüştür. Bu ağırlığa normal hava basıncı denir. Bu basıncın kuvvet değeri 1013 mb, ağırlık değeri ise 1033 gramdır. Bir yerdeki basınç, bu değerden fazlaysa buna yüksek basınç; az ise alçak basınç denir. Atmosfer basıncı barometre ile ölçülür. Hava basıcının birimi milibardır (mb). Hava basıncı ilk kez 1643’te İtalyan bilim insanı Torricelli (Toriçelli) tarafından ölçülmüştür.
Atmosfer, 1 cm2lik yüzeye 1.033 gramlık bir kuvvet uygular. Atmosfer tarafından normal bir insanın 1,5 m2lik (15.000 cm2) yüzeyine yaklaşık 15 tonluk basınç uygulanır. İnsan vücudu böyle bir kuvvete, vücuttaki boşlukların havayla dolu olması ve kan basıncıyla karşı koyar. Ortam değiştirildiğinde atmosfer basıncı değiştiği için vücudun basınç dengesi de değişir. Örneğin çok yükseklere çıkıldığı zaman dışarıdaki hava basıncı düştüğü için vücudun iç basıncı yükselmektedir. Bu da kalp çarpıntısına, kulak, burun vb. organlarda kanamalara; önlem alınmadığı takdirde hayatın sonlanmasına bile neden olabilmektedir. Dağcılar bu tür sorunlarla sık sık karşılaşmaktadırlar.
• Yükselti
Basınç değerleri yükseltinin artmasına bağlı olarak azalır. Bu şekildeki azalmanın temel sebebi, gazların yükseklerde yoğunluğunun azalmasıdır. Genel olarak her 11 metrede 1 mb basıncın azaldığı kabul edilir.
• Sıcaklık
Sıcaklık arttıkça gaz molekülleri başına düşen enerji payı da artar. Bu nedenle sıcaklığın fazla olduğu yerlerde ısınan hava kütlesinde genleşme ve yükselme olur. Bu yükselme hareketi zemine uygulanan basıncın düşmesine neden olur. Soğuyan hava ağırlaşır ve aşağıya doğru bir hareket başlar. Bu da basıncın artmasına neden olur. Örneğin Ekvator’da yıl boyunca sıcaklık yüksek olduğu için sürekli alçak basınç koşulları, kutuplarda ise yıl boyunca sıcaklık düşük olduğu için sürekli yüksek basınç koşulları etkilidir.
• Yoğunluk
Atmosferde bulunan gazların yoğunluğu artarsa basınç da artar.
• Yer Çekimi
Atmosferi oluşturan gazların yeryüzüne uyguladığı basınç yer çekiminin etkisiyle oluşmaktadır. Dünya’nın şeklinden dolayı kutuplarda yer çekimi daha fazladır. Dolayısıyla Ekvator’dan kutuplara ve yüksek yerlerden alçak yerlere gidildikçe yer çekimi artacağı için basınç da artar.
• Dünya’nın Hareketleri (Dinamik Etkenler)
Dünya’nın hareketlerine bağlı olarak rüzgârlar yön değiştirir. Yön değiştiren rüzgârların 30° enlemlerinde yığılmasıyla buralarda basınç artar. Farklı özellikteki hava kütlelerinin 60° enlemlerinde karşılaşmasıyla sıcak hava, soğuk havanın üzerinde yükselir ve alçak basınç meydana gelir. Bu şekilde Dünya’nın günlük hareketinin etkisiyle 30° ve 60° enlemlerinde dinamik basınç kuşakları oluşmuştur.
Yeryüzündeki Basınç Dağılımı
Yeryüzünde basınç değerleri yere ve zamana bağlı olarak değişmektedir. Fakat Dünya’nın şeklinden dolayı Ekvator ve kutup noktalarında sürekli termik basınç kuşakları, Dünya’nın günlük hareketinden dolayı ise 30° ve 60° enlemlerinde sürekli dinamik basınç kuşakları oluşur.
Rüzgârlar
Rüzgâr, basınç farkına bağlı olarak oluşan yatay hava hareketidir. Rüzgârlar, yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru hareket eder (Görsel 1.76.).
Rüzgârların bazı coğrafi olayların meydana gelmesinde önemli etkileri vardır. Sıcaklığı düşürmesi veya arttırması, bulutların taşınarak yağış oluşturması, hızı yüksek rüzgârların hasarlara yol açması, tarım ürünlerini olgunlaştırması vb. durumlar bunlara örnek verilebilir.
Rüzgârın yönü ve hızı anemometre ile ölçülür. Rüzgârın hızını basınç farkı, basınç merkezleri arasındaki uzaklık, sürtünme ve Dünya’nın günlük hareketi etkiler. Buna göre;
• Yüksek basınç ile alçak basınç arasındaki fark (gradyan) ne kadar fazla ise rüzgâr o kadar hızlı eser.
• Yüksek basınç merkezi ile alçak basınç merkezi arasındaki uzaklık arttıkça rüzgârın hızı azalır (Görsel 1.77.).
• Yeryüzünde dağlar, orman örtüleri, binalar, engebeli araziler alttan sürtünmelerle rüzgârların hızını azaltır. Denizlerde, çöllerde ve düz alanlarda rüzgârlar daha hızlı eser.
• Günlük hareketten dolayı rüzgârlar sapmaya uğrar, yol uzar ve rüzgârların hızları azalır.
Rüzgârın yönünü basınç merkezlerinin konumu, Dünya’nın günlük hareketi ve yer şekilleri etkiler. Buna göre; • Rüzgâr, yüksek basınç (YB) alanlarından alçak basınç (AB) alanlarına doğru eser (Görsel 1.78.).
• Günlük harekete bağlı olarak rüzgârlar; Kuzey Yarım Küre’de sağa, Güney Yarım Küre’de sola doğru sapar.
• Yeryüzü şekilleri rüzgârın yönünü etkiler. Rüzgârlar; boğazlar, kanallar ve vadiler boyunca yön değiştirir.
Rüzgârın belirli bir yönden, belirli bir süre boyunca esiş zamanına rüzgârın esme sıklığı denir. Bir yerde rüzgârın en çok estiği yöne de hâkim rüzgâr yönü denir. Rüzgârın esme yönleri rüzgâr frekans diyagramı denilen şekillere işlenerek gösterilir. Bu şekillere rüzgâr frekans gülü de denir. Rüzgâr frekans gülüne bakılarak bir yerde yer şekillerinin uzanış doğrultusu hakkında yorum yapılabilir. Bu şekillerden hareketle hâkim rüzgâr yönü tespit edilebilir. Ancak rüzgârın hızı ve şiddeti hakkında yorum yapılamaz.
3. Nem ve Yağış
Yaşam kaynağı olan su; sıcaklığın etkisiyle katı, sıvı veya gaz hâlde bulunur. Su, gaz (su buharı-nem) hâldeyken hava içine karıştığından gözle görülemez. Atmosferdeki su buharı miktarı oldukça azdır. Higrometre adı verilen bir aletle ölçülür. Havadaki su buharının kaynağı buharlaşma ve terlemedir. Atmosferde bulunan su buharının soğuyarak sıvı ya da katı hâle geçmesine yoğunlaşma denir. Suyun bu şekilde hâl değiştirerek yeryüzü ile atmosfer arasındaki dolaşımına da su döngüsü denir (Görsel 1.86.).
Nemlilik 3 şekilde ifade edilir:
Mutlak (mevcut) nem, 1 m3 ya da 1 kg havanın içinde gram cinsinden bulunan su buharı miktarına denir. Sıcaklığın ve buharlaşmanın fazla olduğu tropikal bölgelerde, okyanus ve deniz kıyıları ile sulak alanlarda çok; kutuplarda, yüksek alanlarda ve çöllerde ise azdır.
Maksimum (doyma miktarı) nem, 1 m3 havanın belirli bir sıcaklıkta taşıyabileceği en fazla nem miktarıdır. Sıcaklık arttıkça havanın taşıyabileceği nem miktarı da artar (Tablo 1.9.). Maksimum nem sıcak (özellikle çöller) yerlerde fazla, soğuk yerlerde (özellikle kutuplar) azdır.
Bağıl (nispi, oransal) nem; havada bulunan su buharı miktarının (mutlak nem), havanın taşıyabileceği nem miktarına (maksimum nem) oranına denir. Çöllerde ve karasal bölgelerde bağıl nem az; tropikal bölgede, okyanus ve deniz kıyılarında ise fazladır. Bağıl nem %100’e ulaştığında havadaki nem açığı ortadan kalkar. Bu havaya doymuş hava adı verilir.
Bağıl nem oranını bulmak için aşağıdaki formül kullanılır. Havadaki bağıl nem oranı;
Bağıl Nem = Mutlak Nem / Maksimum Nem x 100
• %100 ise hava neme doyar ve mutlak nem değeri maksimum nem değerine eşittir.
• %100’den büyükse havada yağış vardır ve mutlak nem değeri maksimum değerinden fazla olur.
• %100’den küçükse havada nem açığı vardır ve mutlak nem değeri maksimum nem değerinden azdır.
Havadaki mutlak nem ile maksimum nem arasındaki farka nem açığı denir. Nem açığı ne kadar az ise bağıl nem o oranda fazla olur.
Havadaki su buharının soğumanın etkisiyle katı ya da sıvı hâle geçmesine yoğunlaşma denir. Yoğunlaşmanın gerçekleşmesi için temel şart havanın soğumasıdır. Isınan hava kütlesi yoğunlaşmadan uzaklaşır.
Başlıca yoğunlaşma türleri şunlardır: Bulut, sis, çiy, kırağı, kırç, yağmur, kar ve doludur.
Atmosferdeki su buharı veya buz kristalleri yığınına bulut denir. Bulutlar özelliklerine göre üç gruba ayrılır: Yüksek bulutlar (sirüs), 8-12 km arasında bulunur. Oldukça ince olan bu bulutlar yağış bırakmaz. Orta bulutlar (altokümülüs), genellikle 4-5 km arasında bulunup sağanak yağışlara yol açabilir. Alçak bulutlar (stratüs) 0,5-1 km arasında olup diğer bulutlara göre yeryüzüne daha yakındır. Koyu renkli olan bu bulutlar genellikle yağış bırakır (Görsel 1.89.).
Sis, sıcak ve nemli bir havanın soğuk bir zemine temas etmesiyle ya da soğuk ve sıcak hava kütlelerinin birbiriyle karşılaşması sonucunda oluşur.
Çiy, nemli havanın soğuk zeminler üzerinde su damlacıkları şeklinde yoğunlaşması ile oluşur. İlkbahar ve sonbahar mevsimleri çiy oluşumu için en uygun zamandır.
Kırağı, oluşum bakımından çiye benzer. Çiyden farkı, yoğunlaşmanın buz kristalleri şeklinde olmasıdır.
Kırç, aşırı soğuk havalarda su buharının cisimler üzerinde buz tabakası şeklinde yoğunlaşması ile oluşur. Genellikle kış mevsiminde görülür.
Yağmur, havadaki su buharının yoğunlaşarak yer çekiminin etkisiyle su damlacıkları şeklinde yeryüzüne düşmesiyle oluşur.
Kar, havadaki su buharının yoğunlaşarak yer çekiminin etkisiyle buz kristalleri şeklinde yere düşmesidir. Sıcaklık 0 °C’nin altında iken su buharı doğrudan buz kristallerine dönüşür.
Dolu, yağmur damlalarının aniden donarak buz kristalleri hâlinde yere düşmesine denir.