Çevremizdeki fiziki ve beşerî unsurlarla ilgili bilgiler semboller kullanılarak haritalara aktarılır. İlk zamanlarda yeryüzüne ait şekiller haritalarda kısmen gösterilmiştir. Zamanla yükseklik ölçen aletlerin geliştirilmesiyle yeryüzü şekillerine ait bilgiler artmış, yükseklik ölçümleri daha kolay ve kesin bir şekilde yapılabilmiştir.
Haritalarda, yeryüzü şekillerini en belirgin biçimde göstermek amacıyla bazı yöntemler geliştirilmiştir. Tarama, gölgelendirme, kabartma, renklendirme ve eş yükselti eğrisi (izohips) kullanılan yöntemlerden bazılarıdır.
Tarama yönteminde yeryüzü şekilleri, eğime bağlı olarak kalınlığı değişen çizgilerle gösterilir. Eğimin fazla olduğu yerlerde sık, kalın ve kısa; eğimin az olduğu yerlerde ise seyrek, ince ve uzun tarama çizgileri kullanılır (Harita 1.17.). Düz yerlerde tarama yapılmaz.
Gölgelendirme yönteminde yeryüzü şekillerinin herhangi bir yönden 45ºlik bir açıyla aydınlatıldığı düşünülür. Buna göre ışık alan yerler açık, gölgede kalan yerler ise koyu renklerle gölgelendirilir. Bu yöntem, yeryüzü şekillerini tek başına göstermede yetersiz kaldığı için daha çok haritacılıkta yardımcı bir yöntem olarak kullanılmaktadır (Harita 1.18.).
Kabartma yöntemi, yeryüzü şekillerinin kabartmalarının yapılarak boyanması ile elde edilen 3 boyutlu haritalardır. Bu yöntemde, yatay ve dikey ölçek olmak üzere iki tip ölçek kullanılır. Yeryüzü şekillerini gerçeğe en yakın gösteren yöntemdir. Ancak bu yöntemin yapımı maliyetli ve taşınması da zor olduğundan kullanım alanı dardır (Harita 1.19.).
Renklendirme yöntemi ile hazırlanan haritalarda (fiziki haritalar vb.) yeryüzü şekillerinin yükselti basamakları renklerle gösterilir. Yükseltisi deniz seviyesine yakın yerler yeşil, yükseltinin arttığı yerler sarı, kahverengi ve bu renklerin tonları ile gösterilir. Bu yöntemle hazırlanan haritalarda renkler, ova ve plato gibi yerleri değil sadece yükseltiyi gösterir. Ayrıca buzullar ve kalıcı karlar beyaz, su kaynakları ise mavi renkle gösterilir. Mavi renk koyulaştıkça derinlik artar (Harita 1.20.).
Eş yükselti eğrisi (izohips) yöntemi, deniz seviyesinden itibaren aynı yükseltiye sahip noktaların birleştirilmesiyle elde edilir. Günümüzde yeryüzü şekillerinin gösterilmesinde en çok kullanılan ve en doğru sonucu veren yöntemdir.
Eş yükselti eğrilerinin özellikleri
• Kapalı eğriler şeklinde iç içe çizilir.
• Bu eğriler birbirini kesmez.
• Eş yükselti eğrisi üzerindeki bütün noktaların yükseltisi aynıdır. Yanda verilen haritadaki A, B ve C noktalarının yükseltisi (150 metre) aynıdır (Harita 1.21.).
• En geniş eğri en alçak yeri (D noktası), en dar eğri ise en yüksek yeri (E noktası) gösterir. Bu eğriler, birbirini en alçaktan en yükseğe doğru çevreler. Bu durum çukur alanlar için geçerli değildir.
• Eğriler arasındaki yükselti farkı haritanın tamamında aynıdır. Bu yükselti farkına ekuidistans ya da eş yükselti eğrisi aralığı denir.
• Eşit aralık haritanın ölçeğine göre değişir. Küçük ölçekli haritalarda eşit aralık değeri büyüktür. Büyük ölçekli haritalarda ise eşit aralık değeri küçüktür.
• Eğimin arttığı yerlerde eğriler sık, azaldığı yerlerde ise seyrek çizilir.
• Deniz seviyesinden geçen eğriye kıyı çizgisi denir. Kıyı çizgisinin yükseltisi “0” metredir (Harita 1.22.).
• Birbirini çevrelemeyen komşu iki eş yükselti eğrisinin ve akarsuyun her iki tarafındaki eğrinin yükseltisi aynıdır.
• İç içe kapalı halkalar şeklinde çizilen eğriler tepeleri (Görsel 1.34.) gösterir.
• Dağ ya da tepelerin en yüksek noktasına zirve (doruk) denir. Eş yükselti eğrilerinde zirve, nokta ya da üçgen sembolü ile gösterilir (Harita 1.23.).
• İki tepe arasında kalan alçak yerlere boyun denir.
• Vadi ve tepelerin kenarları ile sırtların her iki tarafında kalan kısımlara yamaç denir (Görsel 1.35.).
• Akarsuyun aktığı yerde bulunan vadi, izohips haritalarında V şeklinde gösterilir (Görsel 1.36.). Bu şeklin sivri ucu yüksek yerleri gösteriyorsa vadi, alçak yerleri gösteriyorsa sırt olur (Harita 1.24.).
• İzohipslerden daha kalın ve farklı renkli çizgilerle akarsular gösterilir. Bu çizgiler izohipsleri keser. Akarsuların denize döküldükleri yerde taşıdıkları alüvyonları biriktirmesi ile denize doğru oluşan çıkıntılara delta (Görsel 1.37.) denir. Gelgitin görüldüğü kıyılarda (okyanuslar), akarsu ağızlarına suların dolmasıyla oluşan su girintilerine haliç (Görsel 1.38.) denir.
Delta ve haliç şekillerinin oluşum özellikleri birbirinden farklıdır. Bu nedenle bu iki şekil aynı kıyı şeridi üzerinde yakın mesafelerde görülmez.
• Çevresine göre alçakta bulunan alanlara kapalı çukur (Görsel 1.39.) denir. İçeriye dönük ok işaretleri ile gösterilir.
• Eş yükselti eğrilerinin deniz kenarında birbirine çok yakın çizildiği yerde falez (Görsel 1.40.) adı verilen uçurumlar yer alır. Falezlerin olduğu kıyılarda denizin derinliği fazladır. Bu alanlarda genellikle kıta sahanlığı dardır (Harita 1.25.).
• Çevresine göre alçakta kalmış düzlüklere ova denir. Ovalarda izohips çizgileri oldukça seyrektir.
• Akarsular tarafından derin vadilerle parçalanmış, çevresine göre yüksekte kalan düzlüklere plato denir (Görsel 1.41. ve Harita 1.26.).